# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DECREPIT BIRTH – Diminishing Between Worlds
| 18.11.2010

Death metali severiz DEATH’ten ötürü.

Albümün giriş parçası The Living Doorway başlar başlamaz öncül gitar, bass gitar, vokal ve davullar hep birlikte kulak zarlarına ziyan bir sertlik, tekniksellik ve hızlılıkla selamını veriyor.

Atheist, Suffocation ve Death gibi Amerikan canavarlarının ektoplazmik ilişkisi sonucu doğmuş ve doğum lekesini saklamaktan hiç de çekinmeyen Decrepit Birth, tek bir saniye bile dinlerin dikkatinin dağılmasına izin vermeden technical death metalin numunesi olabilecek soloları, melodileri, harmonileri, blast beatleri ustalıklı bir hızla birbirine geçiriyor ve kafamızın karışmasına aldırmadan öngörülemez bir motifte üst üste önümüze seriyor. Baştan aşağı Amerikan teknikselliği kokan bu albüm, Suffocation benzeri perküsyon saplantısı, Chuck hayranlığı dolu melodileri ve soloları, katıksızca hikâyeci şarkı yapıları, olması gerektiği gibi olan böğürtü vokalleriyle technical death familyasının birçok tipik, sadık, bilindik karakteristiklerini kendi potası, kendi tınısı, kendi keyfi içinde eritip birleştiriyor ve hepimizin bildiği klasikleri nostaljik bir alçakgönüllükle ama yine de taze, yeni ve canlı bir üretkenlilikle harmanlıyor.

Davullardan başlamak istiyorum. Şimdiye kadar duyduğum en saplantılı perküsyon hastası baterist herhalde bu bateristtir. Albüm kitapçığını açıp adına bakmaya üşendiğim bu baterist, albüm için yazılmış her bir gitar riffine, davul kitinden en az üç tane eşzamanlı vuruş eklemeden ve her riff arasına da ustalıklı dakik vuruşlar eklemeden yapamıyor. Bu kimi tech death hayranları açısından biri eleştiri olmayabilir, ama bu müziğe özel bir ilgi duymayan kimselerde, müziğe nefes aldırmayan bu hızlı vuruşlar, gitar pasajlarının zenginliğini, soloların parlaklığını, temponun değişkenliğini gizleyip, her şarkıya bir diğerinin aynısı izlenimini kazandırabilir.

Tek detini kompleks, hikayeci, tekniksel gitar müziğiyle tercih edenler için bu albüm birebir. Elbette her Tech Death albümü kompleks ve tekniksel ama aşırılığı sevenler için bu daha iyi bir numune. Hikayeci şarkı yapıları da en uç noktalarda; şarkılar boyunca belki yalnız bir pasaj en fazla iki kez tekrar ediliyor, nakarat hiç yok. Daima yeni ve öngörülemez pasajlar ardı ardına, başarıyla, çarpıcılıkla geliyor. İlgi çeken bir nokta, grubun gitaristi Matt Sotelo’nun kendisinin de bir röportajında belirttiği gibi, Chuck’ın melodi yazımından çok etkilenmiş olması. Bazı pasajlarda Death’in son albümü The Sound of Perseverance’ı dinlediğim yanılgısına kapılabilirdim. Eğer baterist perküsyonlu blast beatler konusunda bu kadar ısrarcı ve inatçı olmasaydı bu yanılgı daha da güçlenebilirdi. Gitarlardan birbirine sıçrayıp yer değiştiriyormuş hissi uyandıran riffler sık sık tempo değiştiriyor, çok yavaş, basit ve sert rifflerden, melodik, içli ve yürekten melodilere ya da orta tempo bir harmoniden çılgınca shredding yapan bir soloya atlıyor. Alışılmadık zaman ölçüleri de sık sık kullanılıyor. Dokuzuncu parça olan interlüdü saymazsak, önceki albümden gelen ve yeniden kaydedilen And Time Begins parçası bu albümde bütünlüğü bozan tek nokta. İyi bir parça olmasına rağmen hiç olmasa daha iyi olurdu. Albümdeki parçaların çoğu belli bir miktarda melodikliği sağlarken, bu parça önceki albümün sertliğe odaklı bütünlüğüne daha iyi gidiyordu. Ama yine de sıkı bir parça.

Uzun süreli böğürtülere mesafeli duran, alçak perde, gırtlaksı vokaller ise alışıldık, olması gereken, ne farklılığı ne de zayıflığı olan death metal vokalleri. Şarkı sözleri… Kozmos ve zamanla ilgili temaları duygusal bir sürrealizimle işleyen şarkı sözleri ayrı ayrı okunmayı hak ediyor olabilir. Olabilir diyorum, çünkü metal müzik yapan müzisyenlerin iyi şarkı sözleri yazamayacağına dair önyargımı kıramadığım için şöyle bir göz gezdirmekten fazlasını yapmadım. Ama ilk baktığımda hak ediyor gibi gelmişti.

Prodüksiyonda melodileri daha anlaşılır yapmak için daha berrak bir tını kullanılmış; grubun önceki albümü kadar sert, çiğ, kalın değil – 2003 albümleri daha sert ve hızlıydı ve bu albümde müziğin kalitesini fark etmek daha zordu, daha iyi bir karşılaştırma için ‘And Time Begins’i dinlemek yeterli. Notalar sıkıntı olmadan duyuluyor, bass biraz muğlak kalmış ama bu zaten metal müziğin alışıldık günahlardan biri. Daha önce söylediğim gibi, vokaller daha iyi mikslenebilirdi, bazen albümden değil de başka bir yerden çıkıyor gibi geliyor kulağa, ama göze batacak kadar da rahatsız edici değil.

Decrepit Birth, tech death türü hayranlarına doğrudan hitap edebilen, ama bu türü fazla takip etmeyen kişiler için belki biraz tecrübe gerektiren bir grup. Son radde hikayeci parça yapıları ve yavaşlamayan davullar, albümün yanlış bir şekilde sıkıcı olduğu yanılgısını uyandırabilir. Ama türün samimi bir dinleriyseniz, emin ellerde oldukça iyi vakit geçireceğinizi kolaylıkla söyleyebilirim.

Ertuna YAVUZ

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.14/10, Toplam oy: 50)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2008
Şirket
Unique Leader
Kadro
KC Howard: Davul
Matt Sotelo: Gitar, bas, klavye, vokal
Bill Robinson: Vokal
Şarkılar
1. The Living Doorway
2. Reflection of Emotions
3. Diminishing Between Worlds
4. Dimension Intertwine
5. The Enigmatic Form
6. A Gathering of Imaginations
7. Through Alchemy Bound Eternal
8. ...And Time Begins
9. Await The Unending
10. Essence of Creation
11. The Morpheus Oracle (Outro)
  Yorum alanı

“DECREPIT BIRTH – Diminishing Between Worlds” yazısına 14 yorum var

  1. thefakefloydian says:

    son albüm gibi buda pek leziz. başlarda sıkıcı gelen vokallere dinledikçe alışılıyor ve sorun olmaktan çıkıyor. soundlarını çok beğeniyorum yazıda geçtiği gibi melodilerin rahat anlaşılır olması güzel.

  2. deyus says:

    bu albümdeki rifflerden kaç tane metal albümü çıkar lan, ne albümdü be.

  3. önder says:

    soldan üçüncü aynı dedem yemin ediyorum tek farkı digeri 70 yaşında ve hacı. :D

    nordson

    @önder, Bill Robinson ağabeyde genç sayılmaz, 45 yaşlarında.

    önder

    @nordson, Yüzü aynı dedem ya, sakalları beyaz olsa saçları da kesince al onu koy bunu. :D

    Rauf

    @önder, Neden sağdan değlde soldan üçüncü ? :)

    önder

    @Rauf, sanırım kitap okuma düzeninden dolayı soldan doğru başlıyoruz ya okumaya. :D

  4. Exorsexist says:

    pinch harmony fetişliği. şaşırmamak lazım tabi unique leader’in klasik wankery gruplarından.
    bazı şarkılar var gayet güzel the living door, Essence of Creation, Through Alchemy Bound Eternal gibi.
    genel olarak bakıldığında her şarkıda aynı melodi, geçiş tekrarlarını duymak sıkıyor.

    Ertuna Yavuz

    @Exorsexist, yeni aeon albümünü dinlemeyeceğim dedim diye mahsustan kötü yorum yaptın, biliyorum.

    Exorsexist

    @Ertuna Yavuz, evet aeon’a yapılan yanlış bana yanlıştır, bunu bilmeliydin.

  5. ismail vilehand says:

    son albümün kritiğinde de söylemiştim. ilk albüm harici Decrepit Birth bana gelmiyor. hele ki bu albümde direkman fanları ikiye böldüler. Decrepit Birth dinleyenler, progresif ve melodik death metal sevenler ile teknik ve brutal death metal sevenler tarzı bir bölünmeye gittiler ve her türlü platformda tartışıp durdular. progresif ve melodik sevenler kazanmış olacakki grup hala aynı yönde devam ediyor.

    deyus

    @ismail vilehand,

    valla ikisininde çok fena gideri var, yapan adam işin ehli olduktan sonra.

  6. eisenheim says:

    adamlar canlıda da baya iyi. vokallerini çok chris barnes’a benzetsem de (tamamen kişiseldir) 70 yaşında değil onu biliyorum :D

  7. İlker says:

    Dinlemeyi sürekli ertelediğim gruplarındandı bu grup, teknik death açlığımı bastırmaya çalıştığım şu günlerde buna artık bir dur demek istedim ve çok geç alınmış bir karar olduğunu anladım. İnanılmaz bir albümmüş cidden. Gitar tekniği, davullar, melodiler, sololar falan akıl alıyor. The Sound of Perseverance başta olmak üzere Death etkilenimleri de tam ayarında ve rahatsız etmeyecek şekilde. Benden 9 çalışır.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.