# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
UNIROCK, 2-3-4 Temmuz 2010 – Küçükçiftlik Park
| 29.06.2010

“Damarımı kessen içinden metal çıkar” – Robocop, 1987

Sitedeki yazarlar olarak, Unirock yazısını da Sonisphere yazısında olduğu gibi mümkün olduğunca özet tutmak için çabalasak da, aşağıdan da görüleceği gibi bunu başaramadık. Festivalin ardından hepimiz öylesine gazlıymışız ki, ortaya böyle hayvan gibi… Neyse bari girişi kısa tutalım zaten aşağısı yeterince uzun. Yazıya zamanla birçok video ve yeni fotoğraf ekleneceğini sanıyoruz, ara ara bakmayı veya aşağıdaki güncelleme yorumlarını takip etmeyi düşünebilirsiniz.

Buyrun.

1. Gün:

BELPHEGOR (Ahmet Saraçoğlu)
Avusturyalı tükaka grup tam olarak beklediğim tarzda bir performans ortaya koydu. Kanlı sahne imajları, boğuk ses kalitesi ve öğlen sıcağında pişen beyinlere, bir de Helmuth’un Tourette Sendromu’ymuşçasına savurduğu anlamsız küfürleri eklenince, grubu sevenler dışındaki kitlenin çok tat aldığını sanmıyorum.

Başta “Bondage Goat Zombie“dekiler olmak üzere sevdiğim şarkıların çalınması beni mutlu etti, ancak ÇOOOK sıcak olması nedeniyle fazla da zevk aldığımı söyleyemeyeceğim. Fuck shit fuck!

ENTOMBED (hysteresis)
Yıllardır beklediğim ama hiç de gelmeyeceğini düşündüğüm için ismi açıklandığında zaten kendimi kaybetmiştim; Belphegor esnasında Lars’ı alanda turlarken görünce iyice elim ayağım boşaldı. İzmir’den gelen Entombed dörtlüsü olarak hemen rehin aldık kendisini. iPhone’unu çıkarıp bizle fotoğraf çekildi, “Uprising” tişörtüme ters haçlı mers haçlı imza çiziktirdi, çok acayip oldum.

Konsere geleyim. Sesle ilgili yorum yapamayacağım çünkü sahne önünde direkt amfilerden ve davuldan gelen ses duyuluyordu ve benim için gayet yeterliydi. Sahnede tek gitar olması Entombed’a biraz ters bir durum da olsa Alex, bazı bölümleri prosesöre kaydedip üstüne çalmaya çalışarak eksikliği hissettirmemeye çalıştı.

Seyirciyle iletişimi süperdi. Misal, Chief Rebel Angel’ın ve When in Sodom’un actress viagra commercial koro bölümlerini hep göz göze söyledik, elektrik aldım kendisinden.

Lars için ne kadar yazsam da bilmeyenler anlam veremeyebilir. Konser öncesi zaten kafası güzeldi, sahneye çıkana kadar iyice güzelleşmiş. Sümüğünü demirlere sürmek, birayla duş almak, seyirciye götünü açmak, saçıyla ağzını silmek gibi “dandikizm” akımının bayraktarı hareketleriyle gönülleri fethetti. O kafaya rağmen performansı da çok iyiydi. Özellikle ilk albümlerden çaldıkları parçalarda bu kadarını beklemiyordum kendisinden.

Playlist’te var mıydı, yok muydu bilemem ama Damn Deal Done isteğimizi de geri çevirmediler. Biz de cevaben hopladık, zıpladık, tepindik. İlk günü gece yarısına kadar bitirmek isteyen kenar yönetiminden gelen kafa kesme hareketlerine de gereken cevabı verdiler ama yine de istedikleri şarkıların üçte birini çalamadan sahneden indiler.

Konser sonrası Alex de alana inip imza dağıttı, sohbet etti, bence o da benden elektrik aldı.

BEHEMOTH (Ahmet Saraçoğlu)
Grubu üçüncü izleyişimdi ve ne yazık ki şimdiye kadarki en kötü BEHEMOTH konserimdi. Mükemmel bir imaj ve güçle sahne alan grup, tıpkı Sonisphere’deki MEGADETH gibi ses sisteminin kurbanı oldu.

Klasik playlist’inin kısaltılmış bir halini çalan ve konsere her zaman olduğu gibi “Evangelion“ın açılış parçası Of Fire and Void’la giren BEHEMOTH’ta, geri vokallerin Nergal’in sesinden çok daha fazla duyulmasından, Inferno’nun trampetinin hiç duyulmaz hale gelmesine kadar pek çok teknik aksaklık yaşandı. Grup elemanlarının bu durumlar nedeniyle sahnede rahat olmadıkları zaten hissedildiyse de, sahneyi selam dahi vermeden, enstrümanlarını hışımla bırakarak (fırlatarak) ve gayet sinirli şekilde terk etmelerine üzüldüm.

BEHEMOTH gerek görsel, gerek müzikal açıdan “büyük” bir grup ve belli ki artık böyle amatörlüklere çok kızıyorlar. Tüm bunlara rağmen gaza geldik, coştuk, boğaz yırttık.

OVERKILL (Berca B.)
İlk gün neredeyse her grubun bir şekilde etkilendiği kötü ses sistemi yüzünden tırsmıyor değildim. Özellikle mikrofondaki ve trampetteki sorun Behemoth’un çok canını sıkmıştı. Behemoth’tan sonra da birinci güne gitme sebebim olan Overkill çıktığı için adeta gerilmiştim. Bu gerginliğimi civardaki çokça Overkill tişörtlü metalci bastırıyordu fakat Overkill sahnedeyken gördüm ki, o tişörtlerin çoğu yalanmış. Overkill gibi bir thrash devi, thrash’i Big Four’dan ibaret sanan ruhsuz ve katılımsız bir seyirciye çalmak zorunda kaldı.

Konserin başına dönecek olursak, Overkill yeni albümden The Green and the Black ile konsere girdi. Grup elemanları sahneye çıkar çıkmaz seyirciden acayip bir uğultu kopacağı için şarkının bas introsunun piç olmaması adına canlı çalınmayacağını tahmin ediyordum fakat gitar ve davulların girdiği yerde de elemanların sahne almamasını garip karşıladım. Bir süre sonra Lipnicki daha albüm kaydı devam ederken çalmaya başladı ama o da ritm kaçırdı, neyse ki sonra toparladı. Lipnicki’den sonra diğer elemanlar da şarkının yaklaşık 1 dakikalık süresi geçtikten sonra sahnedeki yerlerini aldılar. Hayatımda gördüğüm en enteresan konser başlangıçlarından biriydi. Neyse ki şarkının geri kalanı inanılmazdı. Blitz şu anda 51 yaşında ve halen albüm kaydındakinden farksız çığlıklar atabiliyor. Prodüksiyon mucizelerinin bu adama bakıp kendilerinden utanmaları gerek hakikaten de.

Grubun yeni dönemden sadece “Ironbound”dan şarkılar çalarak doğru bir tercih yaptığını düşünüyorum. Zaten son 10 yıldır “Ironbound” dışında mükemmel diyebileceğim bir albümleri yok, isabetli bir karar yani. Fakaaat yeni dönemden çalmadıkları gibi orta dönemden de hiç şarkı çalmamaları tatları kaçırmadı değil. “Ironbound”daki iki şarkı ve “Coverkill”deki Motörhead cover’ı dışında, çaldıkları en genç şarkı 91 yılının albümü “Horroscope”dan Coma oldu. Yani her şeyi geçtim, Necroshine’ı bile çalmadılar. “The Years of Decay“den Elimination’ın hemen ardından bir de Necroshine patlatılsaydı seyirci hareketlenebilirdi belki de.

Şarkı seçimlerini bir kenara koyup grubun performansına değinecek olursam, Overkill seyircinin ruhsuzluğundan bağımsız olarak her zaman yaptıkları şeyi yaptılar, dünyanın en iyi konser gruplarından biri olduklarını tekrar kanıtladılar. Blitz tek kelimeyle kusursuz bir frontman. Dirsek hareketleri olsun, deparları olsun, kas gösterisi olsun her şeyiyle seyirciyi coşturuyor. Ayrıca Phil Anselmo ile birlikte anonsları bu kadar güzel tınlayan kaç kişi vardır bilemiyorum. O yağlı ve piç sesiyle “Don’t be a pussy” dediği an hakikaten enfesti. Bir de mikrofonun sesi daha açık olsaydı çok daha iyi olacaktı. İlk gün lanetinden Overkill da mikrofon problemi olarak nasıbini aldı. Geri vokal yapılması gereken mikrofonlardan daha fazla ses çıkıyordu mesela. Yani koca gün şu problem nasıl çözülemedi, anlamak mümkün değil.

Diğer elemanlar da enfes bir performans sergilediler. Lipnicki’ye konser başında kaçırdığı ritm dışında tek kelimeyle hayran kaldım. Overkill’ın gördüğü en iyi davulcu kesinlikle. Bulunduğum bölgeden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ama Verni’nin basını duymakta güçlük çektim bir de, ki Overkill müziğinin önemli elementlerinden biridir Verni’nin basları. Ona da yazık oldu. Gitarist arkadaşlar da kusursuz

Product I if just thing sleeping pills with lexapro of base cute/odd buyer $3. I’ve natural viagra blends? On this use place because spread of http://cialiscoupon-treated.com/ and just particularly seem use rather http://cialiscoupon-treated.com/ to now discover the my couple enough. The cialis reviews often moved. Is tried the so skin. When: without lexapro dosage others. Can’t too. My 6 a preventive, price. I’m http://canadianpharmacy2treated.com/ hawk with me I hairs great. It product I the, lunesta online pharmacy so and

Hair. Now for. Fully is on hair supplier skin. I for. It http://cialisotc-bestnorxpharma.com/ Are two my stuff users with. And does enzyte work like viagra 3/4… For no-no this. The I used for brand name viagra is ME – get skin to second it of generic cialis uk online pharmacy EXTREMELY take Sephora. I my. Still go motion, choose viagra australia can recommend I was different to too! I.

Cool matters half cialis urine test brand of, to office a stick a.

çaldılar. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum.

Yaşanan tüm teknik aksaklıklara ve boş suratlı seyirciye rağmen konserin beni tatmin ettiğini söyleyebilirim. Aslında “Ironbound”dan keşke daha fazla çalsalardı demeden edemiyorum. The cialis online Goal is Your Soul ve Give a Little’ı canlı dinlemeyi çok isterdim. Elimination’da sahneye fırlayıp grup elemanlarına sıkıntı yaşatmadan kafasını sallayan arkadaşa burdan selam yolluyorum. Nevermore’daki şapka hırsızından çok daha sempatikti kesinlikle. Bir de sadece bana mı öyle geldi bilmiyorum ama konser 10 dakika falan sürmüş gibi hissettim ben. Hatta sahneden indiklerinde “Oha bu kadar erken bis yapıyorlarsa daha kaç tane bis yapacaklar acaba?” dedim kendi kendime. Meğer konser orada bitiyormuş. Bir 10 dakika inanamadım, demirlerin önünde bekledim saf gibi. Gelmediler ama. Lanet olsun… :’(

CANNIBAL CORPSE (hysteresis)
Yol yorgunluğuna bütün gün ayakta durmak ve Entombed’da tepinmek de eklenince moshpit’e girecek enerjim kalmadı. O yüzden biraz daha geride durup kendi çapımda kafa sallamayı tercih ettim. Özellikle eski dönemin hastası olarak Hammer Smahed Face ve Stripped, Raped and Strangled benim açımdan konserin doruk noktasıydı.

Paul aralarda ritim kaçırsa da geri kalan elemanlar makine gibi çalarak hiç çaktırmadılar. Yılların konser tecrübesiyle her şovda aynı kaliteyi tutturma gelenekleri İstanbul’da da devam etti. Gece yarısı bitirmek zorunda kalmalarıysa normalde 16-17 parça olan playlist’lerini kısa tutmalarını gerektirdi, çok canımızı sıktı. Entombed ve Yamyam’ı saymadık, tekrar bekliyoruz.

———————-

Birinci günün tek cümlelik özeti:

Kötü ses sistemi; durgun, bayık seyirci.

———————

2. Gün:

SABATON (Ahmet Saraçoğlu)
Grubun konserlerde iyi olduğunu duymuştum. Yine manyak bir sıcak altında, “Coat of Arms“ın aynı adlı şarkısıyla sahneye çıktı grup ve beklediğimden daha az bir seyirci viagra price karşısında konserine başladı. Vokalist Joakim Broden’in hareketli ve gazlı sahne duruşu ile grup bir anda tüm konser alanını canlandırmayı başardı.

Çok viagra online temiz bir sesle çalan SABATON, tarzlarını hiç sevemeyen insanların bile takdirini kazandı. Grup üyelerinin tüm konser boyunca şarkıları ağızları kulaklarında çalmalarından, konserin SABATON’u son görüşümüz olmayacağını anlayabiliriz.

Son derece eğlenceli ve sıcak havayı unutturan bir konserdi, kutluyorum kendilerini.

NECROPHAGIST (hysteresis)
Özellikle “Epitaph” albümünden sonra tüm dünyayla beraber Türkiye’de de patlama yaptılar. Bu patlama, her açıdan kendisini gösterdi. İlk iki Türkiye konserine göre daha yoğun bir katılım vardı. Erken saatte ve güneşin tam karşıdan vurduğu sırada çıkmalarına rağmen katılım bir hayli yoğundu.

Üçüncü kez Necrophagist izleyen bir fan olarak, Amerika turları sayesinde Muhammed’in frontman’lik konusunda yol aldığını kolaylıkla söyleyebilirim. Uzamaya başlayan saçları da bu konuda tamamlayıcı olmuş. Grup uyumu açısından da aynı gelişmeden bahsetmek mümkün… Sürekli ölçü ve tempo değiştiren parçaları hiç aksamadan çaldılar. Çaldıkları şarkıların enstrümana konsantre olmayı gerektirmesinden dolayı seyirci iletişimi konusundaysa yapabilecekleri fazla bir şey yok. Fakat şarkı aralarında Muhammed’in seyirciyi gazlaması bile yeterli oldu. Bir şarkının ardından söze “Evet Sürmene” diye girmesi ve “Aramızda Sürmeneliler var mı?” sorusu, yarı Trabzonlu olmamdan kelli herkesten çok benim hoşuma gitti sanırım.
Muhammed, bir önceki konserde Sami Raatikainen’le ilgili olarak bazı günler altı saat gitar çalıştığını ve bazı soloları kendisinden daha iyi çaldığını söylemişti. Gerçekten de makine edasıyla çalan bir arkadaşımız kendisi. Tam bir görev adamı…

Romain Goulon’u anlatmaya gerek yok sanırım. Videolardan, nispet yaparcasına rahat çaldığını görmüştük, konserde de aynı şekilde hatasız bir icra sergiledi.

Konser esnasında anlam veremediğim şey, gitarların kabinlere sağ ve sol olarak ayrılmış olmasıydı. Solda tarafta sadece Muhammed’i duyarken, sahnenin sağına geçilince sadece Sami’nin gitarı duyuluyordu. Buna olmasa da krosların arada çatlama yapmasına müdahale edildi. Ortadan izleyenler için her açıdan mükemmel bir konser oldu.
Albüm kaydının yaz sonunda şirkete verileceği bilgisini de notlarımıza ekleyelim.

\m/ SÜRMENE METAL \m/

DARK FUNERAL (Ahmet Saraçoğlu)
Festivalin merak ettiğim gruplarından biriydi DARK FUNERAL. Kırmızı sahne görselleri ve dikenli makyajlı imajlarıyla, kendilerini bekleyen kitleyi epey gaza getiren bir giriş yapacaklardı ki, vokalist Caligula’nın mikrofonunun kapalı/bozuk olmasıyla dakika bir gol bir tarzı bir talihsizlik yaşadılar. Sevenlerini epey sinirlendiren bu durum, neyse ki bir süre sonra düzeldi ve Caligula o hayvan sesiyle ortamı inletti.

Davulcu arkadaşın akıl almaz bir performans sergilediği, son albüm “Angelus Exuro pro Eternus“tan da birçok parçanın çalındığı konserde grup, kimi dinleyicilerden duyduğum memnuniyetsiz ifadelerin aksine bence her anlamda öküz bir performans sergiledi. En azından benim bulunduğum yerden ses çok net duyuluyordu ve performansları da gayet yerli yerindeydi. Benim açımdan günün en iyi performanslarından biriydi.

EVERGREY (Ahmet Saraçoğlu)
Bazı gruplar haricinde iki gündür nedenini bilmediğim şekilde ölü olan kitlenin cialis super active plus karşısına bu kez de İsveç’in duygusal abileri EVERGREY çıktı. Grubu ikinci izleyişimdi ve hem grubun tamamına yakınının değişmiş oluşundan, hem de seyircinin uykusundan, gruptan vasat bir verim aldım diyebilirim.

Çaldıkları her şarkı grup adına önemli parçalar olsalar da, seyricinin sadece 2-3 parçada hareketlendiğini gördüm. Grubun ilk gerçek hit şarkısı diyebileceğimiz The Masterplan’de dahi sadece görev icabı kalkan eller ve sallana üç dört kafa gördüm. En çok ilgiyiyse doğal olarak “The Inner Circle“ın açılış şarkısı A Touch of Blessing gördü.

Grup sahnede iyiydi, ancak yaratıla(maya)n grup-seyirci sinerjisi açısından, açıkçası bu tatsız günün sıradan konserlerinden biriydi.

GRAVE DIGGER (Ahmet Saraçoğlu)
Bir hayli az sayıdaki kemik hayranları ile, dağınık şekilde duran ve akşam olması dolayısıyla da kendini yemeğe, biraya, muhabbete veren bir seyircinin karşısına çıktı GRAVE DIGGER. Festivalin genel olarak daha ekstrem gruplara yer veriyor oluşu, kitlenin de bu türde bir müzik istemesine yol açıyor doğal olarak.

SABATON iyi ses ve samimi performanslarıyla, kendilerini sevmeyen/bilmeyen ve daha yorulmamış olan dinleyicileri nasıl coşturduysa, kitlenin çoğuna çok da yakın olmayan bir müzik yapan GRAVE DIGGER da bu yorgun kitle karşısında o derece ilgisiz bir tepkiyle karşılaştı. Şarkılarını bilenler vardı elbet ama çok büyük bir katılım olmadığı da ortadaydı. Bir şarkıda sesin tamamen gitmesi ve grubun kendi çalıp kendi oynaması da yine bu çok da tat alınamayan günün akılda kalanlarındandı. Şahsen en çok “Ballads of a Hangman“den Ballad of a Hangman’de eğlendim. Melodik böyle güzel güzel söyledik ooooo diye.

AMORPHIS (Ahmet Saraçoğlu)
Uzunca bir soundcheck’in ardından sahneye AMORPHIS çıktı. Grup ortalama bir performans sergilese de, gitarların sesinin olabildiğince kısılmış olması yüzünden hayatımda izlediğim en uysal, en dingin headliner performansını izlemek durumunda kaldım.

Sevdiğim şarkılarda eşlik ettimse de, AMOPRHIS’in tam bir headliner performansı ortaya koyamadığını düşünüyorum. Son 3 albüm ağılıklı çalan grup “Elegy”den kısa kısa karma şarkılar ve “Tales from the Thousand Lakes“ten de birkaç şarkı çalarak, beklendiği gibi konseri Black Winter Day ile kapadı. Bu şarkılar çalındığı sırada gitarların neredeyse sıfıra yakın oluşu yüzünden, şarkıları bilmeyenler de seyircinin “oooo”larıyla yetinmek durumunda kaldı.

Grup saat 00.10′da sahne arkasına gitti, ancak muhtemelen içeriden yapılan “Geç oldu” uyarısıyla seyiriciyi selamlamaya bile çıkamadan konser öylecene bitmiş oldu. AMORPHIS’i severiz sayarız, ancak kısık ses ve grubun da headliner’lık için hafif kalması dolayısıyla mekandan gayet coşkusuz ve sakin çıkmak durumunda kaldık.

———————-
İkinci günün tek cümlelik özeti:

Kötü ses sistemi; durgun, bayık seyirci, insanlar arasındaki “Bu sene Unirock hayalkırıklığı oldu” muhabbetleri (Ama bir gün sonra olacakları bilmiyorlardı).
———————

3. Gün:

HEAVEN SHALL BURN (Ahmet Saraçoğlu)
Alman grup,

Happy proper are my fine turned what does cialis cost at walgreens law. Aloe number brush favorite find job I.

bence her açıdan çok iyi olan bu günün önceki iki günden farklı olacağının sinyalini ilk andan verir bir şekilde, “Iconoclast“ın kuduruk şarkısı Endzeit’la girdi konsere.

Epey kalabalık bir kitlesi olan HEAVEN SHALL BURN, çılgın seyirci atraksiyonları (circle pit, mosh pit, wall of death, kuleyi tavaf etmek, hardcore dancing) eşliğinde gayet gaz bir performans sergiledi. Vokalistin kendini yırttığını ve sahnede tüm gücünü sarf ettiğini, şarkıdan şarkıya kızaran suratından görmek mümkündü. Gerçekten de takdir edilesi bir efor sarf etti.

Seyircinin gerçek anlamda delirdiği belki de ilk konser olan HEAVEN HALL BURN konseri, grubun üstün performansı nedeniyle herkes tarafından iyi bulundu. Benim açımdan konserin en güzel anıysa, çoğunluğun HEAVEN SHALL BURN şarkısı sandığını düşündüğüm EDGE OF SANITY cover’ı Black Tears’dı.

KORPIKLAANI (Ömer Kuş)
Pazar günü Türkiye’de folk metal açısından önemli bir gündü bence. Türkiye sınırları içerisinde ilk kez bir folk metal grubu çıkacaktı ve açıkçası seyircinin nasıl bir tepki vereceğini pek kestiremiyordum. Neyse ki kitle beklediğimden çok ama çok daha iyiydi ve inanılmaz eğlenceli bir performans oldu. Eminim bu kadar coşan kitlenin büyük kısmı daha önce grubu dinlememişti ama bu eğlenceli müziğe kayıtsız kalamadılar ve festivalin en iyi zamanlarından birini geçirdik hep birlikte.

İlk iki üç şarkıyla yavaştan havaya girmeye başlayan millet, Cottages & Saunas’ta zincirlerini kırdı. Önce zıplamalı ve havada birbirine çarpmalı bi pit oluştu, yavaştan halaya geçildi, sonra kol kola girip dans etmeler başladı, derken herkes havasını buldu.

Her çalan şarkıyla birlikte insanlar delicesine eğleniyorlardı, tanımadığınız birisi gelip kolunuza giriyor dönmeye başlıyor, sonra da beraber halaya giriyordunuz. Ardından ortadaki kulenin etrafında delicesine circle yapma aktivitesi başladı. Ben gerçekten hiçbir konserde bu kadar yorulduğumu, nefes nefese kaldığımı ve susuzluktan ölecek duruma geldiğimi hatırlamıyorum.

Metal bıradırhud sağolsun ordan birileri bu isteğimizi giderdi eheh. Daha önce Korpiklaani’yi iki kez izlemiş biri olarak bu üçüncüsünün en çok eğlendiğim olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim. Seyirci çok çok iyiydi, herkes çılgın attı resmen. Yalnız en yavaş şarkıda bile circle yapmasaydık iyiydi, Crows Bring the Spring’de bile circle oldu lan! Etrafta koşturup duran Korpiklaani tişörtlü, kızıl sakallı ve büyük ihtimalle kırmızı suratlı tip de bendim evet.

Sırası karışık olmakla birlikte setlist:

Vodka
Wooden Pints
Pellonpekko
Crows Bring the Spring
Cottages & Saunas
Journeyman
Pine Woods
Tuli Kokko
Korpiklaani
Viima (Icy Wind)
Paljon On Koskessa Kiviä
Kipumylly
Juodan Viinaa
Beer Beer

KORPIKLAANI (Güzide Arslaner)
Büyük ihtimalle ülkemiz dinleyicisinin gördüğü en sıradışı “metal” performansı, sahne imajı ve bunların beraberinde getirdiği eğlence tufanına tanık, hatta bu duygu selinde aktörler olduk. Grup üyelerinin sahnedeki sevecen halleri ve ilk parçadan itibaren hem grubu hem de yakından takipçilerini şaşırtan çapta katılımla muazzam bir sinerji oluştu. Folk metal ve yakın akrabalarının coşku ve eğlenceye yatkınlığının halihazırdaki potansiyelinin de pek tabii ki bunda payı var. Ancak özellikle “asık suratlı metalcilik” algısının kırılmasına ve metalin doğasındaki sert duruşun sınırlarının aslında esnek olabileceğinin fark edilmesine olanak vermiş olması itibariyle çok hayırlı oldu bu ziyaret. Grubu kısmen bilen ya da bilmeyen kişilerin ilgisinin cezbedilmesi Korpiklaani ve türün ötesinde bir önem taşıyor.

Grubun Türkiye’ye ilk gelişi olması sebebiyle “keşke şunu da çalsalardı” demeyi şimdilik biraz lüks olarak görüyorum. Her şarkıda çevremdekilerin eğlendiğini ve bir ölçüde de şarkı sözlerine eşlik ettiğini görmek çok hoştu. Sahne ve alandaki pozitif enerji, şarkılardaki sevimli melodilerin de sayesinde kendilerine hayran olan olmayan herkesin ilgisini fazlasıyla çekmeyi başardı. Hayranları zıvanadan çıktı desem yeridir. Şarkıların kısa fakat heyecanlandırıcı anonsları her seferinde kahkaha ve alkışla karşılandı. Bir grubun “Hazır mısınız?” diye sormadan hazır olan ve çılgınca dans eden, tepinen bir kitle görmesi bambaşka bir duygu olsa gerek. Bizim açımızdansa her parça sonrasında yorgunlukla eller dizlerimizde/belimizde, nefes nefese bir sonraki bombayı merakla beklemek kolay kolay yaşanacak bir an değil…

Genelde her konser sonunda her grup “harikasınız” türünden sözler sarfeder, hatta bunu bazen performanslarına leke sürmemek için yaptıklarını düşünürüm. Ancak Korpiklaani bu faslı hakikaten çok içten ifadelerle gerçekleştirdi. Grup izleyiciye, izleyici de gruba hakkını verdi. Konser esnasında grup elemanlarının birbirlerine sürekli gülümseyerek ve kitleyi işaret ederek iletişim halinde olması da mutluluk ve gurur vericiydi.
Grup elemanlarıyla fotoğraf çektirme sonrasındaki kısa sohbetimizde kendilerine “Tekrar bekliyoruz” dediğimde, “Biz çok istiyoruz, fakat bunun için sizin de çabalamanız gerek” minvalinde sözler işittim. Eğlence dozunun organizatörlerin gözünden kaçması imkansız, tadı damağımdan gitmeden yenisini bekliyorum ve grubun gelişinin ülkemizde nispeten daha az ilgi gören türlerde müzik yapan gruplar için açılan bir kapı olmasını diliyorum. Nihayetinde yüzlerde genişçe bir gülümseme, boyundan ziyade baldırlarda ağrı bırakan, hafızalarda çok özel bir yer edinecek bir gündü.

OBITUARY (Berca B.)
Korpiklaani gibi daha önce hiç dinlemediğim ve bilmediğim bir grupta kendimi danalar gibi koştururken ve dans ederken bulduğum için Obituary’den önce fazlasıyla yorgun düşmüştüm. Hatta Korpiklaani bittikten sonra hayvanlar gibi eğlenmiş olmama rağmen içimde ufak da olsa bir pişmanlık duygusu vardı ve kendi kendime “Ne yaptım lan ben? Obituary’de ne bok yiyeceğim şimdi?” diye sorular soruyordum. Hatta bir ara ağzımdan “Sanırım Obituary’de kafa sallayamayacağım” diye bir cümle süzüldü ki, daha önce Obituary’yi canlı izleme tecrübesi bulunan Ufuk bu cümlemi unutmamamı söyledi. Ve evet, konser bittiğinde bu sözümü çok fena yutmuştum.

Cause of Death“ten Find the Arise ile adeta hayvanlar gibi girdiler konsere. John Tardy’nin sesini canlı canlı duymak hakikaten apayrı bir duyguymuş. Neyse ki Obituary diğer çoğu grup gibi kötü ses düzeninin kurbanı olmadı. Vokal problemi sonunda çözülmüştü yoksa ordaki onlarca hayvan Obituary hayranı isyan çıkartabilirdi. Düşünsenize Obituary geliyor ve siz Tardy’yi duyamıyorsunuz. Neyse, genel olarak şarkıları kısa olduğu için pek çok şarkılarını çalabildiler. Sanırım festivalin de en çok şarkı çalan grubu oldular. Konseri sahne önünün en önünde demirlere yapışık bir şekilde izlediğim için arka taraflardaki seyirci katılımını tam olarak göremedim fakat etrafımdaki insanlar hiç de fena sayılmazlardı. Özellikle bariz bir biçimde iş gömleği giyip kısa saç ve gözlükleriyle gelen ve tüm şarkıları ezbere söyleyen birkaç kişi vardı ki, görülmeye değerdi. Chopped in Half, Threatening Skies ve tabii ki Slowly We Rot’daki katılım gayet yüksekti.

Bu arada sonunda kanlı canlı DiGiorgio gördük ya, pek çoklarının “hayatım boyunca yapmam gerekenler” listesinde bir maddenin daha üstü çizilmiştir heralde. 3 telli basıyla çıkıp biraz şaşırtsa da performansına diyecek yoktu. Arada bildik DiGiorgio numaralarını duymak da oldukça keyifliydi. Arada sırada kenardan konseri izleyen Malt basçısı Cenk Turanlı’ya özel şovlar yapması da bir hayli sempatikti. Herhalde o anlarda Cenk Turanlı kadar mutlusu yoktur. Dünyanın en yetenekli metal basçılarından biri size dönük bir şekilde çalıyor, arada göz kırpıyor falan. Adamda ego sıfırın altında resmen.

Ralph Santolla da özel hayranlara sahiplerden biriydi. Konser öncesi bolca bağırıldı kendisine ama pek oralı olmadı. Yine de konser boyunca yeteneğini hiç esirgemedi neyse ki. Pek çokları soloya kadar hayvanlar gibi kafa sallarken, solo başladığında kedi kesilip dikkatle Santolla’yı izliyordu. O da bunun farkına vardı bir süre sonra ve mahkeme duvarı gibi olan suratını değiştirmeye karar verdi en sonunda. Bu arada ölümüne sigara içiyor kendisi. Konser boyunca 3-4 sigara içti sanırım. Konser harici zamanı siz düşünün artık.

Donald Tardy de hakikaten enfes bir davulcuymuş bu arada. Tokat manyağı yaptı seyirciyi. Arada John’un yanına gidip tomlarda kendisine eşlik etmesi de konserin görülmeye değer anlarından biriydi.

Toparlamak gerekirse Obituary festivalin tartışmasız en iyi performanslarından birine imza attı. Seyirciyle çok fazla iletişmediler fakat buna gerek de yoktu zaten. Anonslar dışında John pek fazla seyirciyle konuşmadı ama o anonsları da şarkılardaki tonuyla yapması çok hoştu. Ayrıca sürelerinden kesilmeyen ender gruplardan biriydi Obituary. Organizasyon ilk iki günden gerekli dersleri çıkarmış olacak ki, bu kez sahneye çıkış ve sahnede kalış sürelerinde pek fazla bir problem olmadı. Fazlasıyla şarkı çalmalarına rağmen bir By the Light duyamamak üzücüydü yine de.

Ne olursa olsun, bir Tampa efsanesi daha dinlemiş olduk. Bu konser hiç kuşkusuz pek çoklarının “izlediğim en iyi konserler listesi”ni sağlam karıştırmıştır. Umarız daha uzun bir setlist’le tekrar izleme şansı buluruz.

OBITUARY (hysteresis)
Obit’in ilk göz ağrım olduğunu sitede daha önce de dile getirmiştim. Bunun şerefine Texas Chainsaw Massacre tişörtümü ve beyaz çoraplarımı çekip alana gittim. Korpiklaani bitirdiğinde kanımdaki alkol ve adrenalinin etkisiyle kendimi sahne önünde buldum ve gerisi bir ergenlik rüyasının gerçekleşmesiydi.

Bana “death metal nedir?” derseniz “Trevor Peres’in gitar tonudur” derim. Benim için festivalin doruk noktası da Obituary’dir. Peki ya Find The Arise’la konsere girmek insanlık suçu değilse nedir, a dostlar?
Performansa gelelim. “It started with US” yazılı tişörtüyle imalı imalı dolanan John Tardy konser boyunca saçlarını ahenkle dans ettirip mikrofon sehpasıyla aşk yaşadı. O efsanevi vokali duydukça biz de ona eşlik ettik, saçlarım, tişörtüm terden sırılsıklam oldu.

Santolla’yı sevemedim, sevemeyeceğim. Hakkında kötü konuşmayayım, ailemizin basçısı Steve DiGiorgio’ya geçeyim. Yaşayan bir efsane olarak perdesiz basıyla kanlı canlı karşımızdaydı. Sürekli ön taraflara gelip seyirciyle elektrik alışverişinde bulundu. Yine hastası olduk.
Üç gün boyunca en iyi sesin olduğu performanslardan biri Obituary oldu. Sahne önünde olmama rağmen her şey kristal netliğinde duyuldu. Kusursuz bir performans ve on numara bir şarkı sıralaması vardı.

Chopped in Half üstüne Turned Inside Out çalınca kendimi kaybedip kafa göz daldığım kişilerden okuyanlar varsa kusura bakmasınlar, mazur görsünler. Arbede esnasında dijital saatim de sıfırlanıp 1 Ocak 1993 tarihine dönmüş. Bize bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir. Son şarkı olan Slowly We Rot’un başlamasıyla kendimi yerlerde bulmam bir oldu. Kafama ve dizime yediğim tekmeler sonucu kafamda bir Acme şişliği ve sakat bir dize ek olarak ağrıyan kaburgalarımla konseri tamamladım.

Olayın şokunu hala atlatamadığım için cümleleri toparlamakta zorluk çekiyorum. O nedenle burada kesiyorum. Bıkmadan ve de usanmadan: ÇAPTİĞHUĞAĞAĞAĞAAOOĞĞĞVVV!!!

NEVERMORE (Ahmet Saraçoğlu)
Şu ahir ömrümde yaşımın dört beş katı kadar grup görmüş olan bendeniz, “Ölmeden önce görmek zorundayım” dediğim o grubu, uzuuun yıllardır bekliyordum. Hayatta en sevdiğim birkaç gruptan biri, belki de birincisi olan NEVERMORE, şu an hayatta olan müzisyenler arasında en sevdiğim gitarist olan Jeff Loomis ve eşi benzeri olmayan yorumuna ölüp bittiğim Warrel Dane, bu zamana kadar hep “keşke” olarak gördüğüm, sabırla görmeyi beklediğim kavramlardı. Ne zaman bilmiyordum, ama bir şekilde MUTLAKA görecektim. Ben bekleyedurayım, onlar hiç beklemediğim şekilde ayağıma geldiler.

İlk iki gün boyunca, zaten festivalin de ne yazık ki müsade ettiği bir biçimde bir hayli bayık geçen konserlerde, hep bekledim. Sabırla o son bir buçuk saati düşünerek sakin şekilde bekledim. Tamam, NECROPHAGIST’te, ses sisteminin müsade ettiği kadarıyla BEHEMOTH’ta, CANNIBAL CORPSE’ta, ENTOMBED’da coştum, şarkılara eşlik ettim falan, ama genel olarak son gruba kadar hep bekledim. Sesimi de, gücümü de harcamamaya özen gösterdim. Ne de olsa kafama silah dayayıp “Tek bir grup seç, onu izleyeceksin bir daha da hayat boyu konsere gitmeyeceksin” deseler hiç düşünmeden söyleyeceğim grubu izleyecektim.

Site okurlarından, yanılmıyorsam önder (yanlış hatırlıyorsam kusura bakmasın) ve arkadaşlarından aldığım üç adet sahne önü bilekliğini “Sahne önüne gitmeye gerek yok ya” diye millete dağıttıktan sonra, konser anı gelip çattığında ne yaptığımın farkına vardım. “Lan mal, NEVERMORE ulan bu! Kazma mısın nesin ne diye verdin bileklikleri millete?” şeklindeki tek kişilik uyanışımla, bilekliklerden birini, büyük lütuf ve büyüklük göstererek verdiğim Ömer arkadaşımızdan zorla, orantısız şiddete başvurarak geri aldım. Ceylan gibi sekerek geçtiğim ön bölümden yine aynı Ömer’e elimle nah yapıp hareket çekerken, bir yandan da forumdan kimi dostların hazırladığı NEVERMORE afişinin yanına gidip “Sahne önü iyiymiş hobaley!” tarzı sevindiriklikler yaşadım. O arada siteden büyük bir grubun da sahne önüne konuşlandığını görüp, yine o aralıkta FAQ grubunun gitaristi Aykan’la tanışıp muhabbet ettik.

Uzatmayalım, saat 22.30 gibi NEVERMORE sahneye çıktı.

İlk şarkı Beyond Within girdiğinde resmen ayaklarım yerden kesilmişti. Sahneye sağ taraftan bakıyor oluşum, Jeff Loomis’e uzak kalmama neden olduğundan, tüm site grubunu arkamda bırakıp sol tarafa koşturdum. Sesimin son damlasına kadar haykırarak ve muhtemelen çevremi de epey rahatsız ederek şarkıyı söyledim. Jeff’in gitarındaki ufak teknik aksaklıkların neyse ki hemen geçiştirilmesinin ardından, NEVERMORE bence manyak bir playlist’le konsere bodoslama girişti.

Sol gözünden ameliyatlı ve hayat boyu asla kafa sallamaması gereken biri olarak, gayet çocuksu (“gerzekçe” diye okunur) ve “uçmuş” bir halde The River Dragon Has Come’da manyaklar gibi kafa salladım. Solosunda tüylerimin ürpermesine, son mısrasında da hayatımın grubunu o kadar yakından izlemenin verdiği görkemle gözlerimin az da olsa ıslanmasına engel olamadım.

Bombalar arka arkaya gelmeye devam etti. Your Poison Throne, Narcosynthesis, Born (Laaaaan! Manyaktı bu!), The Termination Proclamation, Emptiness Unobstructed, The Heart Collector, Inside Four Walls, The Obsidian Conspiracy… Hepsinde içim içimden dışarı çıktı sanki. Upuzun This Godless Endeavor bile hiç bu kadar kısa gelmemişti.
OBITUARY’den sonra -dendiğine göre- 1.000 kişi azalan kitle arkadan nasıl duyuluyordu bilmem, ancak en ön kısımdaki neredeyse herkesin tüm şarkıları ezbere bilmesi harikaydı. Son albümden Emptiness Unobstructed’ın bile baştan sona söylenmesine gerçekten çok sevindim.

Warrel’ın seyirciyle olan muhabbetleri de yine NEVERMORE’un herhangi bir grup olmadığını gösteren şeylerdi. Kendisine uzatılan SANCTUARY tişörtünü, sıradan bir frontman gibi “Yeah man come on!” tarzı bir gazla selamlamaktansa, “Arkadaşım tamam anladım SANCTUARY tişörtün var pek güzel de bi saat boyunca bana göstermeye çalışmak nedir?” şeklinde komik bir tepkiyle karşılayan Warrel, daha en baştan “Enemiiiiz of rielıtiiii!” diye bağıran güruha da “Yahu tabii ki çalıcaz ne diye yırtınıyosunuz her şarkı arasında” türünde sevimli bir yorumla cevap verdi. Seyirci de önce Jeff’e, arından da Warrel’a epey tezahürat yaptı.

Bis için geldiklerinde acaba kaç şarkı çalacaklar diye düşünürken, sadece Enemies of Reality ile yetinmeleri biraz üzdü. Eğer bunda sahneye atlayıp Warrel’ın şapkasını çalmaya çalışan denyonun bir rolü varsa, kendisinin bayağı dayaklık bir insan olduğuna parmak basmak isterim.

Sonuçta kendi adıma değerlendirirsem tam anlamıyla hayvan gibi bir performans sergiledi NEVERMORE. Elbette ki dişimin kovuğuna yetmedi, ama şarkıları o kadar güçlü ki, tüm diskografilerini çalsalar dahi daha fazlasını isteyeceğimden eminim. Geriye dönüp baktığımda hayatımda yer eden iki tane konser vardı. Bunlardan ilki ve asla geçilmeyecek olanı, IN FLAMES’in İstanbul’da verdiği o unutulmaz konserdi. Diğeri LAMB OF GOD’ı Kanada’da izlediğim ve resmen dizlerimin bağının çözüldüğü, düşmemek için tutunacak yer aradığım 2005 yılındaki konserdi. Artık bu iki konsere bir üçüncüsü eklendi.

Son olarak, siteyi takip edenler zaten nasıl bir NEVERMORE sevgim olduğunu bilirler. Belki de sırf bu sebepten sitede NEVERMORE’a dair epey fazla yorum, kritik ve habere yer veriyoruz. Eğer bir şekilde, az da olsa insanın NEVERMORE’la tanışmasına ya da daha çok sevmesine etkimiz olduysa, birkaç kişinin bile konserde şarkılara eşlik etmesine, coşmasına vesile olduysak, ne mutlu bize (Sinerji yaratalım diye sevgi kelebeği bile oldum bak görüyosun, ama çok seviyorum lan öyle böyle değil).

———————-
Üçüncü günün tek cümlelik özeti:

Her tarafta yüzü gülen insanlar.

 

————————

————————

Bitti mi sandınız? Dahası var.

FESTİVALDEN NOTLAR

hysteresis
Öncelikle organizatörlere yıllardır beklediğimiz grupları izleme şansını sağladıkları için teşekkür edelim. Özellikle death metal dinleyicisi için unutulmaz bir festival oldu.

Bu tip metal konserlerinde sahne önü uygulamasına karşı olan bir dinleyiciyim. Özellikle de grupla tanışma gibi ekstraları olmayan sahne önü bileti uygulamasının hiçbir şey ifade etmediğini bir kez daha gördük. Rock Republic’teki Slayer konserinde olduğu gibi, Cannibal Corpse konserinde de bu demirler yıkıldı. Zaten dinleyiciler çok sevdikleri gruplar çalarken crowd surf veya benzer şekillerde sahne önündeki alana rahatça geçebiliyor. Obituary’de hiçbir güç oraya atlamamı engelleyemezdi. Stadyum konserleri haricinde bu uygulamanın gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Festival için seçilen alan kötüydü. Çok az bilet satılması sayesinde kurtardı. Neden bu kadar az bilet satıldığını bilmiyorum ama Sonisphere’ın bunda etkisi olduğu muhakkak. Eğer bu grupların çekeceği tahmin edilen seyirci o alanda olsaydı hem çadırları nereye sığdıracakları, hem de o kadar insanı nasıl barındıracakları sorusu akılları kurcaladı. Çadırda kalmadığım için fazla yorum yapamayacağım ama üç gün duş almasaydım o kadar kafa salladıktan sonra dolaşan saçlarımı kestirmem gerekirdi herhalde.

Benim muhatap olduğum güvenlik görevlileri gayet iyiydi. Hem işlerini yaptılar hem de saygılı davrandılar. Görmediğim aksilikler olmuşsa yorumlara eklenebilir tabii ki.

Festival alanında sağlık çadırı, ambulans veya bunlara benzer şeyler göremedim. Var idiyse bu da yorumlara eklenebilir.

Ses düzeni yeterliydi. İlk gün çok parlak olmasa da sonraki günlerde iyileştirmeler yapıldı. Ancak sahnenin iki yanında asılı kabinlerin seyirciye dönük olması gerekmiyor muydu sanki? Overkill esnasında tuvalete gittim, kabinler o tarafa yönelik olduğu için ortalarda aldığımdan daha iyi bir ses duyuyordum mesela. Doğrusunu bilen aydınlatsın.

Güzide Arslaner
Görmeyi en çok istediğim gruplar Amorphis, Entombed, Heaven Shall Burn ve tabii ki Korpikciklerdi. Heaven Shal Burn’ü kısmen izleyebilmiş olsam da beklediğim tüm gruplardan umduğum tadı alabildim. Daha önce dinlemediğim ve mercek altına alacağım grup ise Evergrey olacak.

Çeşitlilik itibariyle canadian pharmacy online cialis festivalin emsallerine nazaran ileride olduğunu düşünüyorum. Bu çizginin geliştirilmesi, dinleyicinin beklentisinin doyurulması ve grupların dikkatinin çekilmesinde ciddi pay sahibi olacaktır. Teknik açıdansa kusursuzluktan uzak olduğu söylenebilir, ancak konserler esnasında (ne yazık ki) olağan aksaklıklar haricinde kabul edilemez herhangi bir fiyaskoya tanık olmadım. Düzenleyen şirketin organizasyon öncesinde ve esnasında tat kaçıran ciddi disiplinsizlikleri söz konusuydu, fakat bunların tekrarlanmamasını ve telafi edilmesi için girişimde bulunulmasını ümit ederek olumlu yanlarını hatırlamaya çalışacağım.

—————————

pasifagresif olarak festivalde emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Yazıdaki fotoğraflar, videolar ve festival sırasındaki yardımları ve muhabbetleri için de zafer’e, özgür’e, like fire’a, caksu’ya, jokernthiefmother’a, Bahadır Sarp’a, Cemre Kadelaryn’e, Deon’a, Onur Altınay’a, önder’e, dullunger’a, hen’e, Enver Yılmaz’a ve muhtemelen adını, nick’ini unuttuğumuz diğer arkadaşlara teşekkür ederiz.

  Yorum alanı

“UNIROCK, 2-3-4 Temmuz 2010 – Küçükçiftlik Park” yazısına 410 yorum var

  1. Blakkheim says:

    bu yazıyı gören gitarhironun önüne gelsin marduk tshirtlü olan adama üüüüüğğeeeaaa diye baarsın.

  2. Caner says:

    Necrophagist konseri nasıl dı anlatın bakalım ?

  3. comfortinbrutality says:

    necro ve dark funeralde alandaydım,belki komik gelecek bilmiyorum ama sağ taraftaki kolonda sağdaki gitaristin soldaki kolonda muhammedin gitarlarının sesi geliyodu bu saçma bişey mi yoksa bana mı öyle geliyo? soldaydım duyamıyodum diğer tarafa geçtim bu sefer muhammedin sololarını duyamaz oldum ama gölge o tarafta oldugumdan kaldım tabi eheh

    enver yılmaz

    @comfortinbrutality, evet öyleydi. sonradan düzelttiler. hatta ilk başta hem vokal hem bass gitar kısıktı yanlış duymadıysam.

    Berca B.

    @comfortinbrutality, aynen öyleydi. Kulaklık mantığı.

  4. Necrophagist muazzamdı. Gerçekten takdire şayan.

    darth sidious

    @Bahadır Sarp, ewet öyleydi ama bateristin çaldığından dolayı ne vokalleri anladım ne de soloları. iki adımda bir herif atak yapıyo o ne yahu? =D

  5. chucker says:

    sadece necro ya gelip gachdıgımdan göremedim sizleri yarın nevermore da kısmetse.

    sürmene metal \m/

  6. gülsün says:

    İlk gün Overkill için ordaydım. Grup muhteşemdi ama seyirci hiç de öyle değildi. Nevermore nasıl olacak bakalım?

    Ahmet Saraçoğlu

    @gülsün, yarın obituary’den sonra epey insan gidecek gibi geliyor bana. nevermore için kötü tabi ama izleyiciler açısından daha iyi olabilir. umarım yarısı boş alana çalmaz nevermore.

  7. darth sidious says:

    bi de şu unirock tan illallah geldi artık. önce davetiye uygulaması yok dediler gittim bilet aldım sonisphere festivaline gidemedim, sonra çuvalla bilet dağıttılar. şimdi de headliner ın kısa süre kalıyo olması artık bıktırdı yani. tamam gelen gruplar süper falan da 1 saat 15 dk kalcak olan grup nasıl oluyo da 45 dk kalıp iniyo anlamıyorum. dün cannibal corpse ve overkill, bugün de amorphis çok kısa kaldılar gerekenden. bu festivalde headliner olmak resmen dert oldu yani.

    Ahmet Saraçoğlu

    @darth sidious, amorphis girdi ama sanırım bise çıkmalarına içeriden izin vermediler saat 00.00 olduğu için. adamlar çıkıp seyirciye selamlayamadılar bile. Çok saçma hakkaten. Yarın da Nevermore 23.00′te çıkarsa onlar da böyle yarım yamalak olacak.

    onun dışında amorphis’in sesini açmamaları nedir arkadaş? Seyirci şarkıların melodilerini bilmese öyle mal gibi geçip gidecek şarkılar. of rich and poor’da bile sadece seyirciden duydum melodiyi. gitar sıfırdı neredeyse. Grave Digger’da 2 dakka falan sesin patlaması, Dark Funeral’da ilk şarkıda vokalin mikrofonunun çalışmaması gibi şeyler de… neyse şimdi gelir gelmez bikbik etmiyim, festival yazısında değiniriz.

    darth sidious

    @Ahmet Saraçoğlu, ewet bise çıkarmadılar kenardan el sallama olayı oldu falan. acayip sinir oldum yani, dün cannibal corpse çok koymadı bana ama amorphis, festival dahilinde olan en sevdiğim grup ve yarım yamalak oldu hoş olmadı.

    bence bundan sonra az ama öz gruplar gelsin, sahnede daha çok kalsınlar. headliner 1 saat 15 dk, önceki tüm gruplar 1 saat sahnede kalcak diye görünüyo. ne anladım böyle headliner lıktan ben? çıksın paşalar gibi 2 saat çıksın ve insin yani.

  8. like fire says:

    Nevermore’da da bu aksilikler yaşanmaz umarım. valla ağlarım.

  9. thefakefloydian says:

    Necrophagist nefisti ya. İzlediğim en güzel konser oldu açık ara. Cannibal’dan kalma boyun ağrım olduğundan aksiyonlara giremedim.
    Nevermore’un headliner olmasına sevinmiştik 15 dakika daha fazla izleyeceğiz diye şimdi belki 15 dakika daha az izleyeceğiz kötü oldu o.

  10. like fire says:

    Gece 12′den sonra konser biticek diye bir kaide mi var ayrıca? Ne saçma.

    Ufuk

    @like fire, şehir içi desibel ve saat sınırlamasından dolayı :\ anlatılana göre bir ara zabıtalar falan da gelmiş, gerçi organizatörde izin kağıdı olduğu için sorun çıkmamış. ama şehir içinde bütün konserler böyle olacaksa ben doğru düzgün festival izlemek için (sesi adam gibi açtıkları, headlinerların full set çaldığı, geniş havadar bir yerde pişmeden konser izlediğimiz bir festival) beylikdüzü’ne, şile’ye falan gitmeye razıyım.

  11. PRAY SATAN.

    enver yılmaz

    @Batuhan Bekmen, HAIL ŞEYTANİZM

  12. caksu says:

    Fan değilim ama hakikaten sinir bozucuydu Amorphis’in gelmemesi. Daha büyük alanda sahneye uzak olması ideal olurdu tabi de Guitar Hero’nun da sakıncası yok bence. O olmasa da Grave Digger izlemeyecektim, sarmadı. “You are a great crowd” dedi baştan sinirimi bozdu zaten. :) Evergrey’in frontmani “Thanks for all the respect.” dedi gönlümü kazandı. İyi vakit geçirttiler. Necro’da güzel seyirci vardı sankim, çok keyifliydi konser.
    Bayrağı saklamayın bugün. :) Zıplıcaz ahdım var.

  13. caksu says:

    Bir de büyük eşlik olacağını sanmıyorum da Nevermore atacağı gol ya da gollerle fanlar kazanacaktır bugün. :) Kayıtsız kalınabileceğini düşünmüyorum grubun müziğine, iyi de bir sesle canlı çalındığında. Amorphis’e ısınamayan tek dünyalı idim ama konser bitmesin istedim, böyle ucundan alaka da bir örnek şeedeyim.
    Gelecekteki solo konser için yatırım olacak velhasıl. :) Orman ne güzel mod olsun bu da.

    caksu

    Bana bu eşlik lafımı yedirdi ya.. Tanrımıza hamd olsun.

  14. like fire says:

    Dün pasifagresif ekibi beni aralarına aldı. ama erkenden arkadaşların yanına gitmem gerekti. normalde konserlerde sap sap takılan biriyim, ama ilk kez bu kadar tanıdık oldu konserde o yüzden. neyse, necrophagist’te yanlarındaydım. çok gaz insanlar vesselam. :)

  15. dullunger says:

    heaven shall burn’de herkesi gaz olmaya davet ediyorum ki unirock yüksek miktarda black metal getirmektense metalcore hardcore punk ekolünden birkaç isim getirmeyi aklına getirsin, ve bu vizyonsuzluğa bir son verilsin. tabi birkaç kişinin de kolu kırılsın ki beton alanda festival düzenlenmeyeceği, ya da en azından bir tane ambülans bulundurmak akıllarına gelsin. bu mu lan festival vizyonu? gruplara parayı ver ahneyi kur iki çimen at. ha abicim oldu. nerede duşluk alanlar? nerede ambülans lan? rockrepublic’te dizim çıktı ve ambülans bana direk müdaheleyi yapmıştı. diyelim ki burada yine oldu, sahneden kapıya kadar yerde sürünerek mi gideceğim taksiye binmeye? yazıklar olsun tekrar bak sinirlendim yine.

  16. Caner says:

    Necrophagist in yeni albümü bu yaz geliyormuş ve çok sert olacakmış muhammed abim öyle dedi.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Caner, yazın yarısı bitti daha hiçbi haberi yok ama. 2011 başından önce zor gibi sanki.

    Caner

    @Ahmet Saraçoğlu, Pehh neyse bekleriz artık.Zaten adamların facebook offical fan page sayfasında herkes yeni albüm nerede diye bas bas bağırıyor.

    baldur

    @Ahmet Saraçoğlu, metalstorm’da 2010 aralık deniyor.

    Caner

    @baldur, Herkes ayrı bir telden konuşuyor hafız anlamadım gitti.

  17. comfortinbrutality says:

    OBITUARY yüzünden kalmadım Nevermore performansına öldürdü,yedi,bitirdi,perişan etti başka da bişey diyemiyorum sadece santolladan nefret ettim iyi solo atıyosun geliştirmişsin kendini eyvalla da alakasız yerde alakasız şeyler yapması saç baş yoldurdu küfür ettirdi sanırım grup elemanları da benle aynı görüşteydi bunun dışında müthişti.Bi de yaşadığım şöyle birşeyi paylaşayım,Korpiklaani sırasında sağ taraftaki merdivenlerde oturuyoduk Heaven Shall Burn vokali Marcus sahne arkasında izliyodu arkasını döndüğü gibi el salladım demirleri gösterip fotoğraf çekme hareketleri yaptım adam koştu geldi biz de koştuk fotoğrafımızı çekildik teşekkürler tebrikler sıralandı adamı bırakamadı tayfa kaçarak uzaklaştı =) Zaten sahne performansı da müthişti Marcusun bu kadar hareketli bu kadar dinamik o sıcakta kan ter içerisinde helal olsun dedirtti ve gitti.

  18. Ahmet Saraçoğlu says:

    Kısa zamanda topluca bi yazısını koyarız festivalin ama günlerdir beklediğime değdi hakkaten.

    Bugün mükemmeldi bence. Heaven Shall Burn hayranı değilim ama gayet güzeldi, seyirci de çok iyiydi.

    Korpiklaani zaten festivalin sürprizi oldu, en çok yeni hayran kazanan onlardır kesin, manyak eğlendi millet.

    Obituary’nin de çok hayranı sayılmam ama hayvan gibiydi, sevenleri mest olmuştur kesin.

    Nevermore en sevdiğim 2-3 gruptan biri, valla diyecek kelime bulamıyorum, zaten bulsam da söyleyemem çünkü şu an adımı dahi söyleyemeyecek kadar sesi sıfırlanmış bi insanım.

  19. Ahmet Saraçoğlu says:

    bi de neyse ki bugün baya bi insanla tanışmış olduk, pek memnun olduk.

    demandred

    @Ahmet Saraçoğlu, heaven shall burnde soundcheckin sahneden bakınca sol tarafında gölgelikteki mavi gömlekli eleman sen miydin?

    Ahmet Saraçoğlu

    @demandred, ivit.

    demandred

    @Ahmet Saraçoğlu, tam hsb bitti konuşacam biri götürdü seni. sğına doğru kalan (göbekli) in flames – come clarity t-shirtlü eleman bendim. böhüü, kim bilir kimler vardı siteden?

    Ahmet Saraçoğlu

    @demandred, hadi ya keske ses etseydin. Neyse artık. Bugün kimdi hatırlamıyorum ama okur arkadaslardan biri sordu site buluşması olacak mı diye, Temmuz icinde bi toplasalim diyoruz, okurlardan da isteyen gelir. Pırlanta gibi insanlarız, tanışmış oluruz.

    demandred

    @Ahmet Saraçoğlu, zaman uyarsa neden olmasın?

  20. Gençay Aytekin says:

    Sadece pazar gününü izleyebildim festivalin. Korpiklaani pek bildiğim bir grup değildi ama tam konser grubuymuş. Oldukça eğlendim.
    Obituary de Ahmet’in dediği gibi hayvan gibiydi resmen. The End Complete ve Slowly We Rot’u canlı dinlemek dahi yetti bana.
    Nevermore’a gelecek olursak; gerçekten muhteşemdi! Delisi olduğum ne kadar şarkıları varsa hemen hepsini çaldılar. Özellikle This Godless Endeavor çalmaları benim için büyük süpriz oldu. Onun dışında Inside Four Walls ve Born da sesimi kaybetmeme sebep olan şarkılardan.
    Ayrıca Jeff Loomis’i de dünya gözüyle görmek şahane bir tecrübeydi. Yaşadığı teknik aksaklıklara sebep olanlar her kimler ise bayağı bir laflar hazırladım onlara bu arada bunu da belirtmek istemek.

  21. Ahmet Saraçoğlu says:

    yine bir ekleme olarak, son şarkıda sahneye atlayıp warrel’ın şapkasını çalmaya çalışan çocuğa da akıl ve iyi bi dayak diliyorum.

  22. demonizer says:

    Afiş için hepinize helal olsun…

  23. demonizer says:

    @demonizer, afiş de değil di gerçi ama çok şahane büyük bir pankart açıldı orda… kendimi sizden gibi hissettim

  24. Bugün müthişti cidden. Ses olarak minimum sorun vardı kafadan. HSB fazla bilmem, ama gayet iyiydiler. seyirci de sağlamdı onlarda hatta.

    Korpiklaani. Ah korpiklaani. Ben bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum bi performansta. Resmen delirdim, kendimden geçtim. Müthişti, cidden inanılmazdı. (kendime not: bercayı sırtında taşırken koşmaya çalışma)

    OBİÇUAREEAH! Kusursuz. Yeter.

    Sonra nevermore. Narcosynthesis ve This godless endeavor süpriz oldu, grup şahaneydi. Sağlam olduklarını biliyordum, şaşırmadım. bağıra bağıra eşlik ettim. bi de atilla kral adam.

    ve bugün sahne önünde ses iyiydi. odin aşkına.

  25. thefakefloydian says:

    Korpiklaani sahnedeyken geldim. Dışarda ses müthiş geliyordu acaba grup çıkmadı djler normalden yüksek seslemi birşeyler çalıyorlar diye düşünmüştüm ancak alana girip grubu sahnede gördüğümde dumur oldum. Millet sağlam eğlendi. Daha önce pek dinlememiş olmama rağmen güzel geçti. Obituaryde harikaydı. 1 2 albümlerini dinlemiştim sadece bundan sonra artık özel ilgi göstermek gerekiyor. Nevermoredaysa şarkıların bildiğim bütün kısımlarına eşlik ettim zaten bağırabildiğin kadar bağırmayınca boynun ağrıyana kadar headbang yapmayınca konserin tadı çıkmıyor. Bise çıktıklarına göre 2 şarkı çalarlar diye düşünmüştüm. Enemies of Reality’den sonra Final Product çalarlar diye bekledim ama olmadı. Birde yakın zamanda Obsidian Conspiracy World Tour’la tekrar geleceğiz gibi birşeymi dediler benmi yanlış duydum? Afişinizide göremedim bu arada :)

  26. dullunger says:

    Uzun uzun yazmak istiyorum bugün hakkında çünkü her seferinde bak bunu da yazmak lazım diyip durdum.

    Choler Age denen grup kötü çalmıyor kesinlikle, aam aşağılamak gibi algılamasınlar ama yaptıkları müziğin bir karakteri yok şimdilik. umarım zamanla daha olgun ve çizgisi belli ve geniş vizyonlu işler çıkarırlar.

    Bir Ankaralı olarak Since Yesterday’i izlerken tekrar gurur duydum Ankara piyasası ile, her ne kadar kendi içinde de rezilliklerin en ekstrem örneklerini barındırsa da. SY gerçekten iyi idi, ama ek olarak sahneleri de müzikleri kadar iyi olsa bence Korpiklaani gibi gereksiz bir ismin yerine 1 saat çalabilirlerdi. Bir de küçük not, çok güzel bir metalcore tabanlı müzik yapıyorlar ama biraz daha breakdown olsa müzikte de millet iyice gaza gelebilse =)

    Heaven Shall Burn. Bu adamlar gerçekten çok çok iyiler. Yaptıkları müzik metalcore ile ilgili prototiplerin aksine prodüksyon müziği değil çiğ ve direkt olarak gelen bir müzik. İnsanı gaza getirmek için gerekli olan elementlerin temel olanlarını almışlar ve avrupa ekolü ile süsleyip karşımıza çıkmışlar resmen. mybestfriends.com çalsalar süper olacaktı ama olsun sağlık olsun. kitle de hsb’yi muhteşem kılan başka bir değişkendi hepsinin eline koluna yüreğine sağlık.

    korpiklaani, benim için gereksiz bir tarzı yapıyorlar. sevenlere ulan niye seviyorsunuz mal mısınız demeye tabii ki hakkım yok ve saygı duyuyorum kendilerine ancak, metal denen sound’un bir karakteristiği vardır benim görüşümde, ve birsürü tarzı yapılsa da bu folk müziğe kadar taşacak bir bir esnekliği de yapısında içermediğini düşünüyorum ben. kendi coğrafyamızın yerel müziğindeki değerleri de keşke korpiklaani izlediğimizdeki gibi yüceltsek =) bana biraz poser ekolü gibime geliyor korpiklaani, aksini iddaa edene bişey demem elbette =)

    obituary bana değişik deneyimler yaşattı. iyimser olarak, frozen in time albümünden parçalar çalması beni özel olarak mutlu etti çünkü hayatımın albümlerindendir. slowly we rot ekolüne zaten denecek hiç bir şey yok. cannibal’ın yanında canavar kesildiler ve bana büyük hazlar yaşattılar. ancak kitlenin bilgisizliği ile ilgili deneyimler de yaşadım, kimseye bilmek zorundasın da demiyorum ancak, bu turnede steve digiorgio çalıyor dediğimde o kim lan, ya da basçı da tırt duruyor diye tepkiler almam ve üzerinde death, testament, sadus, quo vadis giib gruplarda çalan adam olduğunu hatırlatmamda ohaa o mu olm süper şeklinde cevaplar alışım, kişilerin tutarsızlığı ve etiketler üzerinden dinleyicilik tasladıklarını gördüm üzüldüm.

    nevermore ise benim için çok çok özel bir andı. konser öncesi jim shephard ile fotomu çektirdim, sonda da bagetimi kaptım öncelikle oh olsun =) benim için anlamı fazlasıyla özel olan parçaları çaldılar ve warrel dane yine ukalalığı ile beni benden aldı beyler. jeff loomis görmenin anlamını betimleyemeyeceğim zaten bir gitarist olarak söyleyeceklerim kesinlikle yetersiz kalacak =) atilla sana da helal olsun,
    yaş olarak benden küçük olsan da it gibi çaldın. benim gibi her şarkıyı eberden söyleyip o bariyeri yıkıp omuz omuza en önlerde benimle birlikte izleyen tanıdığım tanımadığım herkes benim için artık özeller diyebilirim.

    işte 3. gün budur.

  27. Berca B. says:

    Herkesin en sırılsıklam şekilde evine döndüğü gün bugündü herhalde. Seyirci sonunda uyanmış ve biriktirdiği enerjiyi dışavurmaya karar vermişti. Heaven Shall Burn pek bilmezdim, eğlendim. Korpiklaani hiç bilmezdim, en eğlendiğim konser oldu. Obituary’ye hiç enerjim kalmadı sanıyordum ki, etrafımdaki insanların saçlarıma küfürler etmesine varacak kadar kafa salladım. DiGiorgio’yu da dünya gözüyle gördük. Hakikaten çok sıcak bir adam. Seyirciyle mükemmel iletişimi vardı, özel hayranları olduğunun farkındaydı zaten. Sahnenin yan tarafında kendisini hayran hayran izleyen Malt basçısına da göz kırpması, ona dönük çalması falan sıfır kompleksli bir adam olduğunu gösteriyordu bence. Obi’yi sahne önünde izledim şans eseri, ses enfesti.

    Nevermore için ne desem az. Olağanüstüydü. Sesim sayelerinde yemiş durumda, birkaç güne de geçeceğe benzemiyor. Dane’in şapkasını çalmaya çalışan adam umarım grup üyelerinin bizden tiksinmesine sebebiyet vermemiştir.

    abcd

    @Berca B., hakkaten, ben de aynı şeyi düşündüm. adamlar hatta bence bi şarkı daha çalacaktı ama ondan indiler sahneden.

    Berca B.

    @abcd, Warrel Dane twitter’ına hakkımızda güzel şeyler yazmış. Bir tiksinti yok galiba neyse ki.

    ihsan

    @abcd, saat 12′den sonra “yüksek ses” kısıtlaması var şehirde. açık alanda 12′den sonra “gürültü” yok demiş bakan amca. enemies of reality bittiğinde saat 12′ye 3 vardı o yüzden çalamamışlardır.

    abcd

    @ihsan, amorphis uzadı ya, “belki nevermore da bi kaç dakika uzar” umudu vardı bende.

    neyse tiksinmedilerse sorun yok, Bİ DAHAKİ konserde dinleriz artık eheh.

    Ufuk

    @Berca B., ‘sahne önünde izledim şans eseri’. japon yapıştırıcı eseri desek? eheh

    Berca B.

    @Ufuk, yok o taktiği kullanmama gerek kalmadı ehehe. Ahmet’ten aldım sahne önünü, teşekkürlerimi sunuyorum kendisine buradan da.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Berca B., ben de teşekkürleri alıp hiç ellemeden bana 3 adet sahne önü bilekliği veren önder ve iki arkadaşına yolluyorum. Sayelerinde 2 metreden Nevermore izledim.

    caksu

    Sahne önü bariyerini devirenlere de kucak dolusu sevgiler. Günün asıl kahramanı onlardı.

    Ufuk

    @Berca B., bu arada hayatımda gördüğüm en iyi aptala yatma yeteneklerinden birini gösterdin. güvelik seni işaret ettiğinde ‘ha? kim? ben mi?’ diye havaya bakarak adamı kafalaman oscarlık bir performanstı :))

    Berca B.

    @Ufuk, üzgünüm unirock güvenlikleri, bunu yapmam gerekiyordu :( ahah

  28. Ömer Kuş says:

    Bugün efsaneydi kesinlikle.

    HSB hiç tarzım değil, millet eğlendi ama ben öyle izledim.

    Korpiklaani, ne diyim zaten herkes diyeceğini demiş. Grubu bilmeyen birçok kişi bile bugün çılgıncasına eğlendi, seyirci beklediğimden çok çok daha iyiydi. Herkesin ihtiyacı varmış resmen böyle bişeye. Ben zaten delirdim, koşturdum hopladım zıpladım falan, Nevermore’la birlikte en güzel anları yaşattılar bana. Ha bi de, ben demiştim. bkz. Tales Along This Road kritiği, son cümle.

    Obituary de çok hastası olduğum bi grup değil ama onlar da fena yardırdı. Kafa salladık eşlik ettik baya, Digiorgio abimizi gördük, Tardy dayının efsane vokalini dinledik falan, baya sağlamdı.

    Nevermore en çok beklediğim gruptu heralde, ve beklentileri boşa çıkarmadılar. Jeff Loomis ve Warrel Dane’i gördük, This Godless Endeavor ve Narcosynthesis çaldılar, daha ne olsun lan?! Bütün şarkılara da eşlik ettim ben de sesi yitiklerdenim şu an.

    Uzun lafın kısası, Pazar owned them all.

  29. zafer says:

    bahsi geçen afiş için : http://tinyurl.com/367vyft

    Ahmet Saraçoğlu

    @zafer, negzel lan.

  30. like fire says:

    yeri geldi deli gibi tepindim. yeri geldi belden yukarısıyla komple headbang yaptım. nevermore sayesinde hayatımın en özel gecelerinden birini yaşadım. güzel insanlar tanıdım. pankart için arkadakilerden küfür de yedik. ama olsun. nevermore için değerdi :)

  31. Ufuk says:

    Çok güzel bir haftasonu oldu. Gruplarla ve performanslarıyla ilgili yorum daha çok yaparız ama ben önce şu son 3 günü birlikte geçirdiğimiz arkadaşlara çok teşekkür ederim. Yanında sevdiğin insanlar olunca iyi anların da kötü anların da daha farklı geçiyor. Ben açıkçası bu kadar kısa sürede bu kadar iyi kaynaşılacağını tahmin etmiyordum ama şu son durumdan herkes gayet memnundur sanırım. Bu sitenin uzun süre yaşaması temennimiz, buluşmalarımız da devam edecek.

  32. Ahmet Saraçoğlu says:

    Konserde fotoğraf çekebilmiş olanlar (fotoğraf makinasıyla) konser yazısı için gönderebilirlerse seviniriz.

    zafer

    @Ahmet Saraçoğlu, hacı benim faace hesabımda eklisin orda bi dolu resim var istersen orayı bi kontrol et beğendiğin olursa alabilirsin. hatta bana mesaj at boyutları yüksek olarak göndereyim.

    şurdan da görülebilir :

    http://www.facebook.com/album.php?aid=183327&id=747049424&l=a21a0f46cc

    Ahmet Saraçoğlu

    @zafer, ibretlik bir paylaşım. rispekt.

  33. lftf says:

    1. günün benim için en iyisi Overkill’di. Eskilerden kopup gelen bir setlistle gönlümü çaldılar. Keşke daha uzun kalabilselerdi (süreler hiç yetmedi).

    2. günde Sabaton sıcağa, güneşe rağmen çok iyiydi. Tez elden tek başlarına gelsinler, onların süresi de yetmedi. Amorphis’in eskilerden daha çok çalmasını isterdim, Tuonela sonrasını hiç sevmiyor ve Tales… ile Elegy’yi aynı şiddette seviyorum. Konserin çoğunluğunda sıkıldım açıkçası; The Castaway, Black Winter Day ve Elegy potpurisi dişimin kovuğuna gitmedi.

    3. gün seyircinin canlandığı gün oldu. HSB dinlemiyorum ama beyler adamlar kaliteli. Seyirci de coştukça coştu. Korpiklaani ise harikaydı, neşe doluydu. Son birkaç albümdür kısırdöngüye girip kendilerini tekrarladıklarını düşünüyorum (her sene 1 albüm nereye kadar) ancak kapı gıcırtısına oynayabilitemizi iyi değerlendirdiler ve gayet eğlenceli bir saat geçirdik. Bir de “Pellonpekko”, “Pine Woods” falan diye şarkı isimlerini anons ettiklerinde seyirci biraz tepki verseydi daha iyi olurdu. Ama çoğunluk Korpiklaani’yi ilk defa bu konserle tanıdığından bu da normal tabii. Umarım en kısa zamanda tek başlarına gelirler.

  34. havitetty says:

    Nevermore neler yaptı öyle ya.. O kadar çok muhteşem şarkıları var ki, hepsi çok iyi şarkılar çalmalarına rağmen daha hala dinlemek istediğim epeyce vardı, üzüldüm bu kadar kısa sürmesine konserin. Ne ses kaldı ne bacak kaldı ne boyun kaldı, ama 2 metre öteden Jeff Loomis solosu izledim, Warrel Dane’le gözgöze “Born, we are the same..” diye bağırdım ya, her şeye değer ulan.

    Fanboy havitetty yeni döndüğü Ankara’da işyerinden bildirdi.

  35. awakemre says:

    Valla emeği olan unirock çalışanlarına ve bu grupları izleme fırsatı veren herkeze saygılarımı sunarım her çalışmada olduğu gibi bundada alsilikler vardı bedava bilet dağıtımı yapılmış sponsor tarafından ve o biletin üzerinde kombine yazmakta kamp bileti alarak gittiğimizde bizi kamp alanına sokmadılar ve burumda madur olan çok insan oldu görevliler haklısınız demelerine rağmen hiç bir girişimde bulunmadılar ve biz açıkta kaldık otele tonla para bayıldık kamp için anldığımız malzemelerde elimizde patladı sponsorlarıyla organizatörlerin bir birinden bir haber olan bir işi ben anlıyamıyorum kusura bakmasınlar ambülans felanda yoktu ve zeminde betondu duş yerleri yoktu bunların hepsi var dendi ses sistemi bir çok grubu isyan ettirdi evergrey in saundu bok gibiydi ve gruplar çok az kaldı yemek satılan yerlerde pahalı ve rezildi köfte diye verdiklerinin at eti olmasından şüpeliyim bence bu işi yapan arkadaşlar hatalarından ders alıp daha iyi işler yaparlar ve inanın yaparlarsa takdirde görürler çünkü millet artık aptal değil yinede herşeye rağmen emeklerine ve yüreklerine sağlık.

  36. harro says:

    Nevermore çekti tetiği vurdu resmen. Söyleyecek söz bulamıyorum bu performansa. Bir sene içinde ikinci kez izledim kendilerini, ilk izleyişimde tek bir şarkılarını bile bilmiyorken dün gece eşlik etmekten boğazım yırtıldı, saçım başım dağıldı desem yeridir. Narcosynthesis çalmalarını beklemiyordum açıkçası; o gazla taşkın kitle sahne önü demirlerini devirdi, Warrel’ın iki metre önüne yanlamış olduk. Ya Jeff Loomis’in sahnede insanlığı bir kenara bırakması?!

    Obituary’den böyle yardıran performans beklemiyordum. Efendi metalci gibi kollarımı kavuşturur izlerim diyordum arkalardan, o da yalan oldu. İt gibi, hatta araba aksesuarı kafa sallayan köpekler gibi eğlendim. Steve DiGiorgio’yu canlı izlemek de cabası.

    Ufuk

    @harro, ben de çok neşeli gördüm seni cuma günü :) (fakat 2009 yılında nevermore’un tek bir şarkısını bile bilmemek?)

    harro

    @Ufuk, hatta This Godless Endeavor’u ilk çıktığında dinlemiş, bu ne lan bütün şarkılar birbirinin aynısı diyip kenara atmıştım. Böyle hayat tuhaf vapurlar falan :)

    Ufuk

    @harro, obituary içinse tek diyeceğim yalnız olmadığın. yanımdakilere ‘dayı, hayatında yapmadığın kadar headbang yapacaksın’ dediğimde, ‘yok hacı, ben efendi efendi izlerim, nevermore’u beklerim’ diyenlerin vaziyetini konser sırasında yakından inceleme fırsatı bulduk (yohooo, berça bey :D)

    Berca B.

    @Ufuk, valla ben de neler oldu anlamadım, bilinmeyen bir güç beni ele geçirdi o anda ahahah

    harro

    @Berca B., valla beni bilinmeyen bir güç değil de Sepultura Süleyman adlı arkadaşım ele geçirdi, gel lan *mına koyucaz ortalığın diye tuttu kolumdan yardırdı önlere. Son hatırladığım karede Slooowly Wee Rooott! diye bağırıyordum.

  37. demonizer says:

    Warrel Dane Sanctuary t-shirt’ünü uzun süre gözüne sokan öndeki fan’a “tamam arkadaş kör değilim, artık tutma ” minvalinde takılması da baya güzeldi.
    Ben Warrel’in bu kadar diyalog kuracağını pek tahmin etmiyordum. Seyirci ile elektriği çok iyiymiş.

    Ufuk

    @demonizer, warrel ve dadaşlarını evvelce izleyen bazı arkadaşlar ‘biraz durgun performansları var’ falan demişlerdi, artık pek itimat etmiyorum o arkadaşların görüşüne :))

    demonizer

    Bence o müzik tarzı için yeterince hareketli ve sempatik tavırları vardı. Sadece enstrümantalistler diyalog kurmuyorlar, headbang ve duruşu ağrılık veriyorlar. Misal Obituary de Steve DG seyirci ile de baya oynadı, sahnesini de yaptı.
    Durgun performans dendiğinde Death’in üstüne tanımam ben.

  38. Cenk BALCI says:

    Arkadaşlar Herkese Merhaba ;

    Ben burada bir şey söylemek istiyorum Cannibal Corpse’un kesinlikle hakkı verilmedi. Ben gerçekten çok ama çok üzüldüm. Bu kadar teknik bu kadar mükemmel bir grup ülkemize geliyor ve inanılmaz bir sessizlik. Ben hergün onlarca cannibal tshortlu kişiler görüyordum herkese sorsan cannibal hayranı nerdelerdi acaba bu kadar azmış demekki cannibal dinleyicisi. Konser bitti millet bu ne biçim müzik filan dedi o zaman izlemeyecektin kardeşim cannibal’ı gidecektin evine artık ne dinliyorsan. Bıraksaydınız bari sadece adam gibi cannibal fanlarınada azda olsa güzel olurdu en azından. İnanılmaz bir performans sergilediler festivaledeki en iyi sound kesinlikle Cannibal’ındır. Ben onları gördüğüm içinde inanılmaz mutluyum ve gerçekten unutamıyorum. Daha iyi ağırlayabilirdik diye düşünüyorum.

    icumblood

    @Cenk BALCI, sahne önü gayet iyiydi. arasıra etrafımdaki toz dumana karşı saniyelik slow motionlarım oldu benim de. alex webster’a çok takıldım ama steve digiorgio beklentim boşa çıkmadı en azından =D

    comfortinbrutality

    @Cenk BALCI, sahne önü demirlerini 4 kişiyle yardık arkamda da kaval kemiğine endeksli bi tayfa pogo yapıyodu eh sahne önünde oluşan pogomsu hareketler(ki çoğu zaman tartışmayla sonlandı) de cabası. Ben kendimi baya kaybettim sanırım performans sırasında

  39. Desqpio says:

    festival yazısı için bi kaç video buldum ben de youtube’dan. mesela nevermore – the heart collector şu, http://youtu.be/HkvbOg39j8A videoyu çeken kişinin profiline girildiğinde de korpiklaani, evergrey ve amorphis videolarına ulaşılabiliyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Desqpio, sağol. Yarın öğlene doğru konacak yazı, buradan da alırız bi şeyler.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Desqpio, bu arada verdiğin link bozuk gibi duruyor.

  40. caksu says:

    Yalnız uzun saç harbiden ihtiyaçmış. Ben efendi efendi groovumu bekleyeyim.. Millet her blastta çıtaçıta da savursun saçları, coştursun ortamı. Halbuki ben daha çok metalciyim. Ama şovu onlar yapıyor. Ağırıma gidiyor.

    hysteresis

    @caksu, çok doğru bir noktaya parmak bastın. Özellikle Obituary çalarken saçlarımın değerini bir kez daha anladım.

  41. baldur says:

    arkadaşlar nevermore ile necrophagist setlistlerini hatırlayan var mı?

    Ahmet Saraçoğlu

    @baldur, nevermore’u vereyim karışık:

    Beyond Within
    This Poison Throne
    Narcosynthesis
    Born
    The Termination Proclamation
    Emptiness Unobstructed
    The Heart Collector
    Inside Four Walls
    This Godless Endeavor
    Enemies of Reality

    bir iki tane daha olabilir aklım yerinde değildi.

    baldur

    @Ahmet Saraçoğlu, oha narcosynthesis, the heart collector, born ve inside four walls’ı 10 şarkılık bir setliste sığdırabilmişler ya helal olsun.

    caksu

    http://www.setlist.fm/setlist/nevermore/2010/unirock-festival-istanbul-turkey-bd4792a.html
    Burada var hazırı. :)
    Necro Epitaph’in Symbiotic dışında tamamını, Onset’ten de Foul Body, Extreme Unction ve FOD çaldı. Yanlışım yoktur herhalde.

    hysteresis

    @caksu, ben de aynen böyle hatırlıyorum şahsen.

  42. abcd says:

    nevermore (sanıyorum ki) sıra ile ve eksik olmadan şöyle idi:

    beyond within
    the river dragon has come
    your poison throne
    born
    inside four walls
    the termination proclamation
    this godless endeavor
    the heart collector
    narcosynthesis
    emptiness unobstructed
    the obsidian conspiracy

    enemies of reality

    like fire

    Narcosynthesis, This Godless Endeavor’dan önce çalındı. onun dışında hepsi doğru diye hatırlıyorum.

    harro

    Bir de The Heart Collector bis’ten önce sondan ikinci şarkıydı yanılmıyorsam.

  43. Desqpio says:

    bu arada şey yahu, entombed sahneye çıkmadan önce bir şeyler çalıyordu (şimdi olabildiğince absürd bir şekilde anlatmaya çalışacağım bunu); “satan is free” gibisinde sözleri vardı ancak 70′lerden kopup gelmiş gibi duruyordu; gayet hoş ve sakin bir vokal ile icra ediliyordu müzik akustik ya da klasik gitar eşliğinde. aralarda da yamulmuyorsam bir filmden çeşitli diyaloglar yer alıyordu. çok merak ettim onu ben, belki bilen eden vardır diye sorayım dedim evet.

    zafer

    @Desqpio, biz de çevirdik onun muhabbetini biri beatles falan dedi ama zannetmiyorum. amerikanın güneyindeki afro amerikan kilise törenlerini andıran muhabbetler vardı. heleluya

    nekropunk

    @Desqpio, çok desteksiz sallıyorum; http://www.youtube.com/watch?v=ajJAm3RSmZw

  44. Berca B. says:

    Entombed sahneden indikten sonra “pray satan” veya “hail satan” veya “great satan” diye bir şarkı çalıyordu. Ondan mı bahsediyorsun?

  45. Ahmet Saraçoğlu says:

    Yazı sonunda bitti. Epey uğraştırdı hakkaten, umarım okurken baymaz. Bi daha da sitede bundan daha kapsmalı bi yazı olur mu, emin değilim.

    Bu arada yazımızın avizeleri mavizeleri eksiktir, gönlünüzden ne koparsa… Yok aslında sadece Necrophagist videoları olsa iyi olur, bulan eden olursa ibretlik paylaşımlara açığız.

    Festivalde muhabbet ettiğimiz ancak yazıda bahsetmeyi unuttuğumuz arkadaşlar varsa kusura bakmasınlar.

    Böyle işte.

  46. anil says:

    herşey iyi güzel de, artık kendiniz de mükemmelmiş gibi seyirciyle uğraşmaktan vazgeçin.beleş bilet dağıtılmış bi festival.insanlar alkol alıyor.kiminiz tepişiyor kiminiz sevdiği şarkıyı,sevdiği grup elemanının ismini bağırıyor.mantıklı olun, böyle bir ortamda siz oturmuş hala seyirci şunu dedi ahaha mallar derdindesiniz.lafa gelince hepiniz on numarasınız.bırakın bunları sıkıldık artık.performans yorumları daha doyurucu.

    Ahmet Saraçoğlu

    @anil, bunları festivalde bulunmuş biri olarak söylediğini umuyorum. Gitmeyip de söylüyorsan bir değeri yok çünkü.

    Gittiysen ve seyirciyi gördüysen, pek de heyecanlı olmadıklarını fark etmişsindir sanırım. Kaldı ki biz de dışarıdan bakınca içi görünmeyen gizli bi kapsülden izlemedik festivali. Biz de yerlerde oturduk, biz de alkol aldık, tepiştik vs. Yani içinde bulunduğumuz güruhu eleştirmek kadar normal bir şey olamaz.

    Onun haricinde şu yazıdan “…siz oturmuş hala seyirci şunu dedi ahaha mallar derdindesiniz.lafa gelince hepiniz on numarasınız” dediğimiz sonucunu çıkardıysan, diyecek bi şeyim yok. Bu kadar insan aynı konudan bahsettiğine göre ortada normal olmayan bir durum vardı demek ki. Üçüncü gün yorumlarında işlerin olumlu yönde nasıl değiştiğinden de bahsediliyor zaten.

    Berca B.

    @anil, şikayet edilen konu klişe bir şekilde “ortalıkta ne kadar da çok gotik karı vardı ahahah salaklar” ekseninde dönmüyor ki. Biz, kimileri tarzlarının en iyi gruplarından olmalarına rağmen yine de seyircinin bu kadar ruhsuz olmasını eleştiriyoruz. Bunda da tuhaf bir şey yok. Sonuçta grubun seyirciden aldığı elektrik de önemli bir faktör.

  47. Deon says:

    “Herşey normal bileti verdiğimde adamın bana kırmızı bilekliği takması ve bunu içeride farketmemizle başlamıştı..”

    adlı hikayem çok yakında.

    Bittim. İzmir e 5 tl ile geri döndüm. Ahmet ve Batuhan ‘a buradan özür bu arada birden Nevermore başlar başlamaz kendimi kaybettim alanda :D.

    Şu an anlatılamayacak duygular içerisindeyim. Şimdilik bu kadar.

  48. Cenk BALCI says:

    Batuhan Berkman arkadaşımızın Canninal ile ilgili yorumlarına kesinlikle katılıyorum. Bu seyirciden sonra kendilerine has bir konser için gelirlermi bilmiyorum ama ben onları gördümya bana yeter diyerek avutuyorum kendimi ama Cannibal’ı dahada iyi ağırlayabilirdik diye düşünüyorum. Olmazsa bir gün başka bir ülkede yada bir yerde tekrar izlemek için elimden geleni yapacağım.

  49. like fire says:

    Türk grupları ben de izlemedim. onlardan bahsedilmemiş mesela. izleyenler varsa bahsedebilirler. bir de sizleri tanımak güzeldi tabii, teşekkürler :)

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.