# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SKYFORGER – Perkonkalve
| 12.04.2010

Bir ülkeyi tanıtma aracı olarak metal.

Ömer Kuş

Evet bugünkü konuğumuz küçük ve şirin Baltik ülkesi Letonya’nın belki de en önemli müzikal ihraçlarından biri: SKYFORGER. Yedi yıl aradan sonra çıkaracakları beşinci stüdyo albümleri “Kurbads”a az bir süre kalmışken, grubun 2003’te çıkardığı son albümü “Perkonkalve”yi inceleyip ufak bir hazırlık yapayım dedim.

Aslında 2003 yılında “Zobena Dziesma (Kılıç Şarkısı)” adlı bir albüm daha yayınlamışlardı, tamamen akustik folk şarkılardan oluşan değişik ve başarılı bir çalışmaydı. “Perkonkalve” (Thunderforge) ise az sonra göreceğiniz gibi metal öğeleri ağırlıkta olan bir albüm.

Grupla tanışmamın hikayesi ilginçtir. Bundan yaklaşık iki sene önce gittiğim bir MÅNEGARM konseri ertesinde grubun canlı performanslarında boy gösteren davulcusu Jacob Hallegren hafif sarhoş bir şekilde (ilerleyen dakikalarda hafifliği kalmadı tabi) AMON AMARTH’ın Viking temasını basite indirgediğini, yüzeysel kullandığını ve samimi olduklarını düşünmediğini söylüyordu. “Hadi len oradan, adamlar ünlü oldu diye kıskanma. Ee madem onlar samimi değil, kim var bakalım camiada harbici pagan olan?” diye sorduğumda ise önce kendilerini örnek verdi, dövmesini gösterdi, Thor kalbimizde yaşıyor falan dedi, ardından da SKYFORGER’dan bahsetti. Onlar da iyi çocuklardır, severiz sayarız dedi. Ben de bunun üzerine grubu bulup dinlemeye başladım. Şarkı sözlerini biraz inceleyince adamların gerçekten inanılmaz özveri gösterdiğini gördüm. Yalnızca Letonya’nın efsanelerini, mitolojisini ve çeşitli masallarını değil, Birinci Dünya Savaşı’ndan tutun Letonya’nın Hristiyanlaştırılmasına karşı çıkan paganların direniş savaşlarını anlatan şarkılara kadar geniş bir yelpaze mevcut. www.li.lv, yani google’a Latvia yazınca çıkan ilk sitelerden biri olan, ülkeyi genel olarak tanıtan sitede bile gruba yer verilmiş olması olayın boyutunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Grubun websitesinde şarkı sözlerinin İngilizce ve Almanca versiyonlarının yanında “Stories” kısmı altında şarkılarında değindikleri konseptlere daha genişçe yer vermesi grubun bu işi ne kadar ciddiye aldığının bir diğer kanıtı. Sırf bu özellikleriyle bile saygıyı hak ediyorlar.

Şimdi albüme ve genel olarak grubun sound’una gelelim. SKYFORGER müzikal kariyerinin ilk kısmında, özellikle 1998’de çıkan ilk albümde aşağı yukarı sıradan bir black metal yapıyordu. Folk enstrümanlar yok denecek kadar azdı ve agresiflik ön plandaydı. Zaman ilerledikçe grup black metal etkisini azaltacak ve geleneksel heavy metal ile güzel bir harmanlama yoluna gidecekti. Bunun yanında folk enstrümanların (gayda, kokle (Finlerin kantelesine benzer bir Letonya çalgısı) flüt vb.) oynadığı rol de artmıştı. Fakat burada hemen belirtelim “Perkonkalve” her ne kadar bu yerel enstrümanların en çok rol oynadığı albüm olsa da, temeli oluşturan ve sound’a ağırlığını koyan kısım hala klasik heavy metal. Bunun dışında zaman zaman grubun black metal geçmişinden fırlamış rifleri de albümde duymak mümkün.

Grup ayrıca flütle veya gaydayla çaldığı geleneksel ezgileri gitarla da çalma yöntemine başvuruyor ki, bildiğin hastasıyım, ihya oluyorum. Gümbür gümbür duyulan baslar ve ağırlıklı olarak çift kros tekniğinin kullanıldığı basit ama etkili davul kullanımı da albümün karakteristikleri arasında.

Daha önce de dediğim gibi grubun yerel enstrümanlara bel bağlamaması ve bunların neredeyse hiç kullanılmadığı şarkılarda bile başarılı işler ortaya çıkarması onları diğer folk gruplarından ayıran özelliklerden biri. Zaten “Latvian Riflemen (Letonyalı Mehmetçikler)” albümüyle bunu bir albüm boyunca yapabileceklerini de göstermişlerdi. Grupla ilgili sevdiğim bir nokta da bu. Konsepti hakikaten ciddiye almaları ve şarkıları da ona göre şekillendirmeleri. Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan bir albüm yapıp da “hayde gençler oturmaya mı geldik, hobaaa” tarzında neşeli folk melodileriyle bezeli bir albüm yapsalardı çok abes kaçardı. Onlar da bunun farkında ki savaşları anlatan ilk iki albümleri çok daha agresif ve bodos metal tarzında. “Perkonkalve” ve yakında çıkacak “Kurbads” ise efsanelere ve masallara yoğunlaştığı için (“Kurbads”ın konseptini de onun kritiğinde yazacağım, bunun için Letonyalı halka sorup soruşturma bile yaptım, emeğe saygı +rep) kimi zaman oldukça neşeli ve eğlendirici bir kimliğe bürünürken, kimi zaman da “Oy sisler, oy dağlar, hay gözünü yediğimin kuzusu, ben geldim kucak açın” tarzında pastoral bir havaya da girebiliyor.

Vokallere baktığımızda ise ilk başta garip gelen ve alışması zor olabilecek bir vokal stili görüyoruz, ya da duyuyoruz. Ben görebiliyorum da ama. Neyse, vokalist amca Peters ilk albümde kullandığı black metal screamlerini ikinci albümden itibaren bırakıp bir nevi bağırarak şarkı söylemeye başladı. Rahatsız edici değil ama alışması zaman alabilir, değişik.

Albümde dinlenmeden geçilmemesi gereken şarkılar olarak Kad Usins Jaj, Gada Isaka Nakts, Garais Dancis ve Migla Migla, Rasa Rasa’yı söylemek istiyorum fakat bu tamamen kişiye bağlı aslında. Bahsi geçmeyen şarkılar folk etkisinin daha az olduğu ve geleneksel heavy metalin daha ağır bastığı şarkılar, yerel enstrümanlardan hoşlanmayan bünyeler bu şarkıları daha çok sevebilirler. Enstrümantal Garais Dancis herhalde albümdeki en “folk” şarkı, şahane. Migla Migla Rasa Rasa da birçok kişinin favorisi olan, akustik başlayan ve sonradan coşan bir şarkı. Benim kişisel favorim ise, dayanamıyorum saniye vereceğim, 0:52’de sağ kulaklıktan gelen rifine öldüğüm, bittiğim, her seferinde orgazm olduğum Gada Isaka Nakts. İçimdeki Letonyalı’yı mı canlandırıyor ne yapıyor bilmiyorum ama öyle böyle değil, seviyorum zalımca.

“Perkonkalve”, folk/pagan metali seven biri için kesinlikle kaçırılmaması gereken, hak ettiği ilgiyi göremeyen bir gruptan çıkmış şahane bir albümdür. Ayrıca geleneksel heavy metal riflerinin Letonya’nın yerel müziğiyle birleşmesi fikrini ilginç bulanlar da bir deneyebilir. Heavy/black metal daha ağırlıkta olsun, gelemem öyle değişik enstrümanlara diyorsanız ise, sizi grubun ilk albümü “Kauja Pie Saules”e yönlendiriyorum. “Kurbads” kritiğinde görüşmek üzere.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.94/10, Toplam oy: 16)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2003
Şirket
Folter Records
Kadro
Peters: Vokal, gitar
Rihards Skudrîtis: Gitar
Edgars "Zirgs": Bas
Edgars "Mazais": Davul
Şarkılar
01. Intro
02. Kad Ūsiņs Jāj (When Usins Rides)
03. Gada Īsākā Nakts (The Shortest Night Of The Year)
04. Nakts Debesu Karakungs (Warlord Of The Night Sky)
05. Garais Dancis (Long Dance)
06. Pērkoņkalve (Thunderforge)
07. Migla Migla, Rasa Rasa (Svetas Vedibas) (Oh Fog, Oh Dew)
08. Čūsku Sieviete (The Woman Of Serpents)
09. Caur Aizsaules Vārtiem (Through The Gates Of The World Beyond)
10. Tumsā Un Salā (In Darkness And Frost)
  Yorum alanı

“SKYFORGER – Perkonkalve” yazısına 7 yorum var

  1. Ahmet Saraçoğlu says:

    Faroe Adaları da TYR’i kullansın uluslararası arenada tanınmak için.

    Bu arada Letonya demişken, nüfusun yüzde seksene yakını kadın. Kardeşim gitti geçen sene, şöyle bi sokakta dolaşın gözünüzden yaş gelir dedi. Güzellik olayında akıl almaz boyutlardaymış ülke.

  2. deathless says:

    ilginç o zaman durum!!..yani o kadınlardan böyle tipsiz zibidilermi çıkmış!!

  3. kantele says:

    Zibidi deme Viking’e!

  4. lftf says:

    Skyforger’ın kanımca en başarılı albümü. Daha bilek olan önceki albümlerine bugüne kadar çok fazla ısınamamış olsam da üzerinde çalışılmış olduğu her açıdan belli olan bu albüm, en iyi heavy/folk çalışmalarından. Ancak Metsatöll bu alanda bir gömlek üstün diyebilirim (imho tabii).

    Bu arada Nokturnal Mortum – The Voice of Steel incelemesi görecek miyiz sitede? Kesinlikle atlanmaması gereken bir albüm. NM 5 sene bekletti ama beklettiklerine değdi, i-na-nıl-maz iyi. Black Metal’den Progressive Rock’a uzanan bir yelpaze, folk öğeleri gene yardırıyor; kesinlikle öneririm.

    Ömer Kuş

    @lftf, hmm bence ikisi baya farklı müzik yapıyor. Metsatöll daha ağır tempoda, dinleyince böyle ne bileyim “küçük bir kabile heavy metal yapsa ne olur?” sorusunun cevabı gibi geliyor bana :) Garip bir havası var ama seviyorum. Eski albümlerine pek ısınamamıştım açıkçası, ama Äio gayet başarılı olmuş, özellikle Vaid Vaprust adlı şarkının hastası oldum. Biraz daha zaman ayırabilirsem kendisine yakında kritiği gelebilir.

    Nokturnal Mortum içinse ilgililere devrediyorum sorunu. Şşş, The Voice of Steel incelemesi yazın lan!

    Ben daha dinlemedim de kendilerini :)

    lftf

    @Ömer Kuş, evet haklısın; müzikleri tabii ki farklı ama şunu demek istemiştim: Folk metal denince Folk öğelerini Black Metal’e yedirenler var, (svediş) Death Metal’e yedirenler var, Power Metal’e yedirenler var, Thrash Metal’e yedirenler var, Heavy Metal’e yedirenler var, vs. Bu iki grubun müziği de (mesela Perkonkalve’yi ve Hiiekoda/Terast Mis…i dikkate aldığımızda) Heavy Metal temelli, ama dediğin gibi soundları birbirinden çok farklı. Death/Folk gruplarını genelde sevmem, Black/Folk gruplarında Doğu Avrupalıları tercih ederim (Cruachan’ın bilek dönemlerini felan tenzih ederim), Heavy/Folk çiftinde de Metsatöll’ü Skyforger’dan daha çok seviyorum demek istemiştim, umarım daha açıklayıcı olmuşumdur.

    NM’yi, özellikle son albümünü (öncekileri mutlaka duymuşundur) dinlemeni ve bunu okuyan herkesin dinlemesini şiddetle öneririm. Pagan Reign – Tverd ya da Drudkh – Blood in our Wells’i ilk dinlediğimde hissettiğim “Beyninden vurulmuşa dönme” duygusunu yaşattı TVoS. 10 sene önce “Goat Horns”u dinlediğimde gene böyle etmişti beni NM, tabii bu albümün “Goat Horns” ile alakası yok.

    Ömer Kuş

    @lftf, evet daha açıklayıcı oldu bu :) Tabi orası öyle, ikisi de heavy metale folk’u yediriyor, vokal tarzları da benziyor aslında. Kağıt üstünde aynı tür en azından. Ben de ikisi arasından Skyforger’ı tercih ediyorum :) Gerçi bakalım Kurbads mı Äio mu? Baltık derbisinde heyecan dorukta. Bu arada Perkonkalve en sevdiğin Skyforger albümüyse, ki benim de öyle, Kurbads’ı sevme olasılığın da yüksek görünüyor dinlediğim iki şarkıya dayanarak. Özellikle Son of the Mare’i çevirip çevirip dinliyorum, gayda ftw.

    Bu yazdıklarından sonra The Voice of Steel’i dinlemek farz oldu. Hemen başlıyorum çalışmalara. Tavsiye için de teşekkürler efenim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.