Efsane yaratmak kolay iş değildir, hele Death gibi insanların adını duyduğunda ayağa kalkıp önlerini iliklediği bir grup geceden sabaha ortaya çıkmaz. Peki death metalin kurucusu olarak atfedilen, kendinden sonraki birçok grubu etkilemiş, alt türler yaratmış, bir çok kalburüstü müzisyeni dünyaya tanıtmış bir grup bu yolculuğa nereden ve nasıl başlamış olabilir? İşte bu sorunun cevabını Death diskografisinin en sade albümü “Scream Bloody Gore”da aramak lazım.
Chuck Schuldiner death metalin “babası” kabul edilir biliyorsunuzdur, öyle bir sıfatı var (Noel Baba sanki anasını satayım). Tabii Chuck olağanüstü alçakgönüllü bir insan olduğundan, hayattayken bunu kabul etmedi hiçbir zaman ama 80′lerin ikinci yarısında Possessed ile beraber ortak bir “Death Metal” anlayışı oluşturdukları bir gerçek. Çok değil birkaç sene sonrasında kendi içinde bir çok farklı alt tür ve grubu barındıracak olan death metal o dönem hala thrash metal sınırları içerisindeydi. Death metal kavramının dillendirilmediği dönemlerde çok başarılı bir thrash metal grubu olarak kabul gören Possessed gibi Death de kökünü ilk başta thrash metale dayamıştı. Dolayısıyla “Scream Bloody Gore”un tamamen gaz dolu, temposu pek değişmeyen, başladığı gibi bir biten albüm olması çok şaşırtmamalı. Death’in sonraki albümleriyle karşılaştırdığımızda o kadar düz bir yapı var ki ortada, insan grubun yaşadığı dönüşüme ve atladığı seviyeye hayret etmeden duramıyor.
Ancak Chuck’a haksızlık etmemek lazım. Albüm çıktığında sadece 20 yaşındaydı ve albümün yarısı o zamana kadar demo olarak kaydettiği 30′a yakın şarkının yeniden kaydından oluşuyordu, albüm prodüksiyonu beğenilmediği için ayrı dönemlerde iki kere kaydedilmişti falan filan, yaratılış süreci biraz problemliydi kısacası. Kaldı ki albüm için bir grup çalışması da demek doğru değil çünkü bütün gitar ve basları kendi çalan Chuck davulu da Death ile ilk ve son defa çalışmış Chris Reifert’e teslim etmişti (Not: Chris Reifert daha sonra bir başka kült death metal grubu Autopsy‘i kurdu). Dolayısıyla daha sonraki albümlerde sahip olacağı müziğe katkıda bulunup damgasını vuracak “aşırı yetenekli” grup elemanı lüksünden uzaktı Chuck, her şeyi tek başına üstlenmek durumundaydı. O dönemdeki görece amatör ve tecrübesiz hali de cabası.
Tabi bütün bunlar albümde güzel şarkılar yok demek anlamına gelmiyor, en basitinden Zombie Ritual gibi zamanında Death konserlerinde düzenli olarak çalınmış bir klasik var albümde. Ayrıca Chuck Schuldiner’ın hemen farkedilen kendine özgü vokal stili ve gitar rifleri de kendini hissettiriyor daha o dönemden. Ancak dediğim gibi, bariz biçimde “thrash metal gibi ama başka bir şey bu yaptığımız aslında” sorgulaması var albümde, dolayısıyla biraz doğum sancısı albümü bu. Chuck’ın “Gençtik, heyecanlıydık, yaptık bir hata” diye andığı ve bir daha kullanmadığı “gore” temalı şarkı sözleri de bunun güzel bir örneği zaten.
Netice itibariyle bir çok insanı etkilemiş, başlı başına bir alt türün oluşmasını sağlamış, müziğin sınırlarını sonuna kadar zorlamış Death gibi bir grup bile bir yerden başlamak zorundaydı. Dolayısıyla “Scream Bloody Gore” piyasaya çıkan her albümün öncekinden daha “gelişmiş” olduğu bu albümler dizisinin ilk ve dolayısıyla en zayıf halkası. Ancak 20 yaşında bir gencin neredeyse tek başına kotardığı bir albüm olarak başardıkları da fena değil hani.
Böylece Chuck, hiç yerinde saymayacak, eşi benzeri olmayacak ve tümü başkalarına yeni ufuklar açmakla geçecek bir kariyere de başlamış oldu. Bir sonraki albümle Chuck “Scream Bloody Gore”un thrash metal unsurlarını da geride bırakıp tümüyle death metal bir ürünle dönecek ve metal dünyasını şaşırtma yolculuğuna hız kesmeden devam edecekti.
Kadro Chuck Schuldiner: Vokal, gitar, bas
Chris Reifert: Davul
Şarkılar 1. Infernal Death
2. Zombie Ritual
3. Denial of Life
4. Sacrificial
5. Mutilation
6. Regurgitated Guts
7. Baptized in Blood
8. Torn to Pieces
9. Evil Dead
10. Scream Bloody Gore
bu albüm chuck’ın o kadar genç,toy ve amatör zamanında ortaya çıkmıştır ki; albüm sonrası röportajlarından birinde şöyle bir diyalog da bunu açıkça ortaya koyar:
WHAT WOULD YOU DO IF VINCE NEIL SHOULD VISIT – BY MISTAKE – A DEATH GIG?
I’d fuckin’ kick his ass and while he’s on the ground bleeding and crying I’d take a rancid smelly shit in his face and make him eat it!
hahahahaha.
daha sonra bu adam “kedili tişört”üyle çıkıp “death metalcileri öcü möcü zannedersiniz doğru, ama hayır gördüğünüz gibi ben bir hayvan sever olarak hiç de öyle değilim” vs diyecektir.
Her ne ve nasıl olursa olsun, çıktığı zamanlarda camiada “ananısle” tepkisi uyandıran, genelde belli sınırlar içerisinde kalmasına rağmen içinde belli kendine has özellikler olan klas bir albüm.
bu arada röportaj şeysi
Magazine: Metal Warriors / Germany
Article: Death is Aaaaaarrrrrrrggggghhhh!
Written by: Rüdiger Schmitz
Published: #3 late ’86
WHY DID YOU LEAVE SLAUGTHER, AND HOW DID YOU LIKE THE TIME WITH ‘EM?
Because I should never have dropped DEATH, DEATH is the only band for me. SLAUGTHER fuckin’ is pathetic, as people and as musicians. I think the bassist is a homosexual, seriously.
sanırım benim de bahsettiğim o kedili tişörtüyle verdiği röportajdaydı bu soru. yanında “endi larok”un olduğu ve röportajcının sarışın güzel bi kadın olduğu röportaj. diyoruz ve yarışmacımızı alkışlarla yerine alıyoruz.
şu yaşıma geldim karanlık atmosferiyle beni gerçekten ürküten iki albüm varsa birincisi mayhem – de mysteriis dom sathanas. ikincisi ise death – scream bloody goredur.
bu arada kritiği hiç beğenmedim. hem çok kısa, albümün derinine inen bilgiler yok, şarkılar hakkında hiçbir bilgi yok (bir zombie ritual konserlerde çalınıyor denmiş), ”serinin en zayıfı”, ”albüm kayıt edilirken çok sıkıntı bu yüzden böyle dandik bir albüm” havasında tamamen katılmadığım yazılarda var.
death albümleri karşılaştırılır mı yahu, hepsi birbirinden farklı ve birbirinden farklı güzellikleri var. mesela ben sıkıntılı ve öfkeli iken gidip TSOP ya da symbolic açmam, o an o albümler beni kesmez, o ruh halinde scream bloody gore ve leprosy gider. bunun gibi. death böyle grup ve scream bloody serinin en dandiği demenin hiç lüzumu da yok. bu albümü hakkıyla dinlemiş insan bunu yazmaz bana göre.
albümün hakkını vererek yazılmadığına ben de katılıyorum. en sevdiğim death şarkılarından bazıları bu albümdedir. bu albümü death in human sonrası müziğinin hatrına dinleyen değil, gerçekten seven biri yazmalıymış.
bu albüm chuck’ın o kadar genç,toy ve amatör zamanında ortaya çıkmıştır ki; albüm sonrası röportajlarından birinde şöyle bir diyalog da bunu açıkça ortaya koyar:
WHAT WOULD YOU DO IF VINCE NEIL SHOULD VISIT – BY MISTAKE – A DEATH GIG?
I’d fuckin’ kick his ass and while he’s on the ground bleeding and crying I’d take a rancid smelly shit in his face and make him eat it!
hahahahaha.
daha sonra bu adam “kedili tişört”üyle çıkıp “death metalcileri öcü möcü zannedersiniz doğru, ama hayır gördüğünüz gibi ben bir hayvan sever olarak hiç de öyle değilim” vs diyecektir.
Her ne ve nasıl olursa olsun, çıktığı zamanlarda camiada “ananısle” tepkisi uyandıran, genelde belli sınırlar içerisinde kalmasına rağmen içinde belli kendine has özellikler olan klas bir albüm.
bu arada röportaj şeysi
Magazine: Metal Warriors / Germany
Article: Death is Aaaaaarrrrrrrggggghhhh!
Written by: Rüdiger Schmitz
Published: #3 late ’86
http://www.emptywords.org/MetalWarriors_late_1986.htm
evil chuck geyiği de o zamanlarda çıkmış herhalde. yoksa biz hiçbi evil’lığını görmedik. :)
WHY DID YOU LEAVE SLAUGTHER, AND HOW DID YOU LIKE THE TIME WITH ‘EM?
Because I should never have dropped DEATH, DEATH is the only band for me. SLAUGTHER fuckin’ is pathetic, as people and as musicians. I think the bassist is a homosexual, seriously.
nasıl da kızgın, nasıl da zalım ropartaj’da.
evil chuck \m/
kedi muhabbetinde kaynağını bi türlü hatırlayamadığım, hep aklımda kalan bi röportajı var chuck’ın:
röportajcı: sizden önce çıkan grup sahneye getiriyor bir tane kediyi kesmeye başlıyor, ne yapardınız? (soru da nereden estiyse)
chuck: hemen sahneye fırlar hepsini sopalardım, inerken kediyi de alır götürürdüm tabi.
sanırım benim de bahsettiğim o kedili tişörtüyle verdiği röportajdaydı bu soru. yanında “endi larok”un olduğu ve röportajcının sarışın güzel bi kadın olduğu röportaj. diyoruz ve yarışmacımızı alkışlarla yerine alıyoruz.
o röportajda değilmiş o cevap.
bu arada: “işte o tişört“
decapitated head licking your cunt
sucking all the blood from your stump
intestinal guts taking their hold
leaving you dead, stiff and cold
heeuehue.
sacrifical ın giriş rifi dinlediğim en iyi death metal riflerinden.
şu yaşıma geldim karanlık atmosferiyle beni gerçekten ürküten iki albüm varsa birincisi mayhem – de mysteriis dom sathanas. ikincisi ise death – scream bloody goredur.
remastered versiyonu çok güzel. gözlerim yaşardı lan dinlerken.
28.05.2012
normal versiyonunu siktir edin. şiddetle tavsiye ediyorum remastered halini
bu arada kritiği hiç beğenmedim. hem çok kısa, albümün derinine inen bilgiler yok, şarkılar hakkında hiçbir bilgi yok (bir zombie ritual konserlerde çalınıyor denmiş), ”serinin en zayıfı”, ”albüm kayıt edilirken çok sıkıntı bu yüzden böyle dandik bir albüm” havasında tamamen katılmadığım yazılarda var.
death albümleri karşılaştırılır mı yahu, hepsi birbirinden farklı ve birbirinden farklı güzellikleri var. mesela ben sıkıntılı ve öfkeli iken gidip TSOP ya da symbolic açmam, o an o albümler beni kesmez, o ruh halinde scream bloody gore ve leprosy gider. bunun gibi. death böyle grup ve scream bloody serinin en dandiği demenin hiç lüzumu da yok. bu albümü hakkıyla dinlemiş insan bunu yazmaz bana göre.
albümün hakkını vererek yazılmadığına ben de katılıyorum. en sevdiğim death şarkılarından bazıları bu albümdedir. bu albümü death in human sonrası müziğinin hatrına dinleyen değil, gerçekten seven biri yazmalıymış.
Death’in en sevdiğim albümü sanırım bu. 180 bpm ile adrenalin pompalar. 9,5/10