# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KATATONIA – Night is the New Day
| 08.11.2009

Boşluğun müziği.

Aaaah KATATONIA… Neden bu kadar iyisin.

İsteseler de kötü albüm yapamayacak gruplar var. En zayıf albümleri bile diğer binlerce grubu ikiye katlayan, yorumlarında genelden ziyade grubun kendi diskografisine göre puanlanan albümler yapan gruplar. KATATONIA bu gruplardan biri. Kadronuzda Jonas Renkse ve Anders Nyström varsa, belli ki kötü albüm yapma şansınız kalmıyor.

KATATONIA’nın yaptığı her şeyi istisnasız seven biri olarak, “Night is the New Day”e dair umutlarım çok, çok fazlaydı. Sebebini bilmesem de, “The Great Cold Distance“dan daha iyi bir şeyler geleceğine dair bir şeyler vardı içimde. Mikael Akerfeldt’in birkaç ay önce “‘Night is the New Day’ son on yıldır dinlediğim en iyi albüm” demesi üzerine artan heyecanım, nihayet son buldu.

Çok önceden çıkan ve barındırdığı progresif ama yine “KATATONIA” havasıyla ağzımdan sular getiren Forsaker’ın ışığında, gruptan çok büyük bir şeyler bekliyordum. Bir başyapıt bekliyordum.

Albüm çıktı. İlk intibam çok dağınıktı, zira albüm bir KATATONIA albümü için fazlaca katmanlı, gruptan hiç duymadığımız şeyler barındıran, hiçbir şarkının bir diğerine benzemediği bir yapıdaydı. Arka arkaya dinlemeler esnasında, kimi şarkılar öne çıkmaya başladı. Grubun çok acayip bir şey yaptığı ortadaydı ve ben de bir an önce müziği sindirip tam zevkine varmayı istiyordum. Dördüncü, beşinci dinlemeler civarında jeton düştü ve sırayla her şarkıya aşık olmaya başladım. Başta “en iyisi Forsaker” şeklindeki görüşüm, her dinlemede başka bir şarkıya kaymaya başladı ve on küsür dinleme sonucunda, her seferinde farklı bir şarkıyı en iyi şarkı olarak düşündüğümü fark ettim.

night_5

KATATONIA müziğini teknik olarak yorumlamak çok saçma olduğundan ve dinlemeden asla anlaşılamayacak bir yoğunluk barındıran bir müzikten söz ettiğimizden, olayın teknik boyutundan ziyade içeriksel kısmına değinmeyi tercih ediyorum. Teknik kısma dair söylemek istediğim tek konu, grubun modernleşen ve doom/death metalden depresif rock’a giden yolculuğunda davulun yeri ve önemi konusu.

KATATONIA müziğinin evrimleşmesinde önemli noktalardan birinin, Jonas Renkse’nin “Discouraged Ones”ın ardından davul setinin başından kalkması olduğunu düşünüyorum. “Tonight’s Decision”da davulları çalan Dan Swanö’nün ardından grup, müziğini değiştirmek ve daha değişik mecralara akmak istemiş olacak ki, önceki KATATONIA müziğinde görülmeyecek düzeyde teknik işler yapabilen, aksak ritimleriyle kanımca modern KATATONIA’nın en önemli unsurlarından biri olan Daniel Liljekvist’i kadrosuna katmıştı. Çocuğum gibi sevdiğim “Last Fair Deal Gone Down”dan “Night is the New Day”e kadar geçen sürede, albümden albüme daha etkin, daha teknik bir davul kullanımı görüyoruz.

night_2

Buna parelel olarak, grubun daha zor dinlenir hale gelen müziğindeki TOOL ve OPETH etkisini görmemek de imkansız. “The Great Cold Distance”da iyicene ortada olan bu durum, adı geçen albüme göre çok daha naif, uysal ve derin olan “Night is the New Day”de biraz geri plana atılmış. Forsaker’ın kompleks yapısı, albümün geneline yansımamış ve bu da albümü çok daha ruhani ve yoğun kılmış.

Albümden bahsedelim. Orman hüznünden ziyade şehir hüznü barındıran KATATONIA, “Night is the New Day”de bu durumu biraz daha içsel yerlere götürmüş. “Viva Emptiness”da “It’s all I hear a fucking lie
I don’t give a shit…” türünde, KATATONIA kırılganlığına hiç uymayan şeyler söyleyen grup, bu albümde iyicene derinlere, kuytulara taşınmış. Albüm, şarkı sözlerinden de görülebileceği üzere yoğun bir boşluk, mekansızlık ve ortada kalmışlık barındırıyor. Şarkı sözlerine baktığımızda, birden fazla şarkıda “idle” (verimsiz, başıboş), “void” (boşluk, ıssızlık), “barren (çorak, yavan)” gibi kelimeler kullanıldığını görüyoruz. Böylece pekiştirilen bu hava, müziğin de aynı doğrultuda ilerlemesi, klavye ve yer yer yaylılarla desteklenmesiyle gerçek kimliğini kazanmış.

night_1

Bunun dışında pek çok şarkıda “karanlık”, “gece”, “akşam”, “şehir” gibi kelimelerin kullanılmış olması da, KATATONIA hüznündeki gerçekliği ve elle tutulurluğu görmemizi sağlıyor. KATATONIA, “hey gidi çayırlar, kar yağınca orman ne güzel olur” türevi bir hüzünden ziyade, empati kurulabilecek, insanların yaşadığı zaman ve mekanlarla ilişkilendirilebilecek bir tavır barındırdığından, böylesine el üstünde tutulan ve sevenin sevmekle kalmadığı, taparcasına sevdiği bir yaklaşım barındırıyor.

Şarkılara girecek olursak, dediğim gibi şahsen öne çıkan şarkı bulamıyorum. Her şarkı başka bir açıdan, o sırada yaptığım işi bıraktıracak düzeyde bir duygusal etkileyiciliğe sahip. Ancak elbette ki daha bir sevdiğim, duyduğum anda “amanın siz ne yaptınız böyle” dediğim şarkılar var. Gerçekten şarkı ismi vermek ve ismi geçmeyenleri geri plana atmak istemiyorum, ama farklılıkları yüzünden bahsedilebilecek birkaç şarkıya şöyle bir değinebiliriz.

night_4

“Idle Blood” bu şarkılardan biri. Tüm dünyanın fark ettiği üzere büyük bir OPETH benzerliği barındıran şarkı, grubun açıklamasına göre OPETH’ten değil, RED HOUSE PAINTERS adlı gruptan etkilenerek yapılan bir parçaymış. Her ne kadar şarkıda “absent friends” falan diyerek bu OPETH tadı pekiştirilse de, durum buymuş. Bunun dışında, eski KATATONIA’dan izler taşıyan ve grubun yaptığı en karanlık şarkılardan biri olan Nephilim de, KATATONIA’nın her zaman bir ilham kaynağı olarak gösterdiği FIELDS OF NEPHILIM’den ilham alınarak yapılmış. Şarkı sözü anlamında bu şarkı, diğer şarkılardan biraz ayrı duran bir yapıda zira diğer şarkılar hep az önce bahsettiğim konulardan ilerlerken, Nephilim, adından da anlaşılacağı gibi Nephilim kavramıyla ilgili (Türkçe kaynak olarak da şuradan yararlanabilirsiniz belki). Albümdeki diğer etkilenimlerse her zaman olduğu gibi JEFF BUCKLEY ve THE CURE’muş.

Bahsetmek istediğim son şarkı ise, duyar duymaz çarpan, çarpmakla kalmayıp öyle mal gibi bakakaldığım Departer. Şarkı, albümdeki tek konuk müzisyen olan ENTER THE HUNT vokalisti Krister Linder‘ı hayatımıza kazandırmasıyla da önem teşkil ediyor. Şarkıya bir anda bambaşka bir boyut kazandıran vokaliyle Krister Linder albümün doruk noktalarından birine imza atmış ve zaten güzel olan Departer’ı daha da yükseklere taşımış.

Şarkı ismi verdiğime pişman olduysam da, az biraz bahsetmeden de geçmek olmazdı. Her neyse, sonuçta albümde -bence- harika olmayan tek bir şarkı bile yok.

night_night

Kapanışı yapalım. “Night is the New Day”, son on yıldır farklı bir yol izleyen KATATONIA’nın “Last Fair Deal Gone Down”dan beri yaptığı en iyi albüm. Puan kıracak, albüme dair çok iyi olmayan hiçbir şey bulamasam da, eski albümlerin hatırına tam puan vermiyorum. “Night is the New Day” 2009′da dinlediğim en iyi iki albümden biri. Bundan sonra da yıllarca hiç sıkılmayacağım, bir sonraki dinleme için sabırsızlanacağım bir albüm yarattıkları için KATATONIA’yı kutluyorum.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.45/10, Toplam oy: 174)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Peaceville Records
Kadro
Jonas Renkse: Vokal
Anders "Blakkheim" Nyström: Gitar
Fredrik "North" Norrman:Gitar
Mattias Norrman: Bas
Daniel Liljekvist: Davul
Şarkılar
1. Forsaker
2. The Longest Year
3. Idle Blood
4. Onward Into Battle
5. Liberation
6. The Promise Of Deceit
7. Nephilim
8. New Night
9. Inheritance
10. Day & Then The Shade
11. Departer
  Yorum alanı

“KATATONIA – Night is the New Day” yazısına 42 yorum var

  1. caksu says:

    İlk dinlediğimde zaten kapalı ve hafif yağmurlu bir günde okula gidiyordum. Dinleyenin rahatlıkla empati kurabileceği şekilde yarı yolda geri döndüm. Bir saat kadar yürüyerek albümü dinledim. Sonra eve gidip yattım :) Bu kısım alakasız ve duygusuz görünse de sonrasında hakikaten boşlukta kalmış gibi oluyor insan.
    Oldukça etkileyici, vurucu albüm. Sınav günü dinlemeyin.

  2. Ugur says:

    Harikulade bir albüm.Evet bu kadar.

  3. Emre says:

    2009un en iyi 2 albumunden biri sıfatını alan 2.album nedir acaba??

  4. Ahmet Saraçoğlu says:

    Onu da yarın koyucam siteye. :)

  5. like fire says:

    ben tahmin ediyorum o ikinci albümü. ben de onu çok seviyorum evet. söyleyip sürprizi bozmayalım.

  6. Ahmet Saraçoğlu says:

    Tüm Türkiye nefesini tuttu.

  7. agalwood says:

    iyi de crack the skye kritiği zaten eklenmişti ki siteye. :)

    merak ettim şimdi ben de. bir de, redemption – snowfall on judgement day kritiği de gelecek mi acaba, o da merakla beklenenlerden.

  8. Ahmet Saraçoğlu says:

    Yok benim dediğim başka.

    Redemption’ı hiç dinlemedim ama sen söyleyince merak ettim. Bir bakalım.

  9. b says:

    the great cold distance ile birlikte bu katatonia ile ilgili negatif düşünceler oluştu bende. bu da grubun çok fazla topluluktan etkileşim taşıması olayı. opeth giderek ön plana çıkıyor katatonia’nın müziğinde. oysa en iyi albümleri dediğim “last fair deal gone dawn” ne güzel tınılara sahipti. keşke o soundu devam ettirselerdi. neyse fena bir albüm değil ama bir “last fear gone dawn”da değil.
    bir redemption kritiği gelebilir.:)

  10. chucker says:

    btbam kritiğide isterük!

  11. Sambalici says:

    Idle blood’da akerfeldt vokali var mı esas mesele bu dostlar.
    var diyenler f5′e, yok diyenler alt+f4′e bassınlar lütfen sonucu görelim.

  12. vnberly says:

    İki albümden diğeri, btbam kritiği…

  13. Ahmet Saraçoğlu says:

    @Sambalici: Hiçbir yerde öyle bir şeyden bahsedilmiyo. Konuk müzisyen Krister Linder diye bi ibare var hep. Akerfeldt de ilk duyduğumda albümün bitmiş halini duydum falan demişti hatta. bi de ikisinin sesleri birbirine çok benzeyebiliyo bazı anlarda. Zaten olsaydı, albümün satışları adına onu kesin belirtirlerdi.

  14. Sambalici says:

    @ahmet: ben de öyle düşünüyorum, şarkının formatı direk opeth gibi olunca bilinçaltımız “aaa akerfeldt” gibi algılıyor onun da etkisi var biraz. vokallerdeki efektler de cabası. olmadı “üzüm üzüme baka baka kararır” şeklinde açıklarız eheh.

    lefthandpath

    @Sambalici, ekşi sözlükte herkes önceki albümdeki leaders şarkısının scream vokalerini mikael yaptı sanıyor :D

  15. adonai says:

    Ahmet Saraçoğlu’ndan daha fazla albüm incelemelesi bekliyoruz. Diğer arkadaşların albüm incelemelerini takip ediyoruz ama Saraçoğlu çıkışlı incelemeleri gerçekten önemsediğim incelemeler oluyor. Katatonia’yı iki kez dinleyip tam olarak özümseyemesemde, incelemeden sonra direk gidip orjinalini aldım. bir kere de cd’den dinledim, yine pek içine giremedim ama dediğim gibi pişman olacağımı sanmıyorum ve albümü çok seveceğime eminim. Müzik hayatımda önemli bir yer tutuyor ve bu kadar albüm arasında doğru tercihi yapıp, çöpleri ayırıp önemli albümlere yoğunlaşmak zor oluyor. Bir süredir pasifagresif bu konuda bana kılavuz oluyor ve dediğim gibi incelemelerin bilgi ve tecrübeyle dolu dolu, egolardan arınmış olduğu için gözümde önemleri çok fazla. Dediğim gibi diğer arkadaşların incelemelerini de takip etsek de, kusura bakmasınlar bazı saplantıları rahatsız edici geliyor. Neyse dediğim gibi, sorumluluk ve zaman isteyen bir iş biliyorum ama; DAHA FAZLA SARAÇOĞLU İNCELEMELERİ İSTİYORUZ!

  16. Burak Gür says:

    ahmet yapma. böyle gelen yorumları “Ahmet çok seksi bi insan” şeklinde editleyip de yayınlamak etik değil.

  17. Ahmet Saraçoğlu says:

    Düşününce bayağı ruh hastası bi şey olurdu evet. :)

  18. chucker says:

    a. saraçoglu ist krieg \m/

  19. caksu says:

    Mikael’in hayaleti dolaşıyor albümde. Idle Blood dışında da bazı vokal bölümlerinde insanın aklına geliyor ister istemez.

  20. pelinsu says:

    ahmet benimlen evlenirmisiiiinn XDXDXD

  21. Ahmet Saraçoğlu says:

    şaka amaçlı post atarken, öncelikle mail adresinin pelinsu@feyk.com olmamasına özen göstermek lazım. ayrıca internette “-su” ile biten kız ismi kullanmak? bu devirde? :)

    daha yaratıcı olmalıyız toplum olarak.

  22. Ahmet Saraçoğlu says:

    Duymayan varsa, albümün bonus şarkısı “Ashen”:

  23. Blakkheim says:

    Buda mükemmelmiş, cCc Katatonia cCc ulan.

  24. pacerized says:

    herseyın cok basarılı oldugu ama vokallerın cok ekstra ıs yaptıgı album. ıdle blood muthıs.

  25. Oqz says:

    Idle Blood o kadar Müthiş bir şarkıdır ki Albümü Her Dinlemeye Kalktığımda bu şarkıda takılı kalıyorum Öteye Geçemiyorum .Ayrıca hatırlayamadığım Bir opeth şarkısını o kadar andırıyoki, İnş. Çalıntı diildir :D Yok tövbe katatonia öyle şey yapmaz

  26. northern darkness says:

    hafiften bir tatildeyim o yüzden kaçırdığım kritiklere acımadan yorumları çakacam bugün yarın. bu ilki..

    srç yine yorumda olabilecek her önemli noktayı belirtmiş o yüzden bize daha kişisel cümleler kalıyor.

    last fair deal’dan beri bu kadar “derine çalışan” bir katatonia albümü dinlememiştim. evrilirken kendilerine özgü o “kırılganlık” hissinin üstü örtülmüştü ama bu albümle beraber dalga dalga geliyor yağıyor üstümüze başımıza bu duygu.

    jonas renkse’nin kullanmayı çok sevdiği “darkness” sözcüğünün hakkını sonuna kadar veren besteler var burada. albüm adeta last fair deal albümünün bir kat siyah boya ile boyanmış hali gibi, her tarafından karanlık akıyor. ki bunda renkse’nin payı çok büyük. vokalleri artık cidden almış başını gitmiş, içi yüz yıllardır acıdan dağlanan bir insanın artık “erip kabullenerek” sakin, dingin bir şekilde meramını anlatması gibi. the longest year beni darmadağın etmişti mesela.

    katatonia bana, teşbihte hata olmaz dersek, fight club gibi geliyor. sağlı sollu çalışıp seni bir güzel dibe yolluyor ama sadece orada kendine gelip daha “net” bir görüş alabilmeni sağlamak için. “near-life experience” yaşa diye.

  27. Ufuk says:

    hayatımın çeşitli dönemlerinde birçok şarkılarını denememe rağmen bir türlü sevemedim şu grubu. ama bu kadar seveni varsa bir bildikleri olabilir diye bu aralar bir şans daha vermeye karar verdim. o yüzden iyi bilenleri şu adamların en iyi (hani hakkaten iyi, ilk dinleyişte vuracak cinsten) bir albümünü tavsiye edebilirse çok sevinero… thx pls tşk

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ufuk, bence ilk dinlemede vuracak albümleri, eskiden de yeniden de bi şeyler taşıyan Last Fair Deal Gone Down.

  28. semih says:

    the longest year, ashen,liberation,the promise of deceit,day and then the shade bu şarkılardan neden bahsedilmemiş hiç dikkatimi çekti?

    Ahmet Saraçoğlu

    @semih, kritiklerde şarkı şarkı açıklama yapmayı sevmiyorum. eskiden yapardım ama sonradan sıkıcı bi şey olduğunu fark ettim, o yüzden bir şekilde öne çıktığını düşündüğüm şarkılardan bahsediyorum kritiklerde. diğerlerinden daha iyi daha kötü anlamında değil, bahsedilecek bi ilginçlikleri olması açısından.

  29. efe says:

    albüm ilk dinlenildiğinde birbirinden dağınık şarkılar olduğunu gözlemliyorum demişsin. Seni eleştirmek gibi bir niyetim yok fakat , albümü alıp ilk farkettiğim şey, şarkı girişlerindeki kesik rifflerin bir kaç şarkıda yinelenmiş olmasıydı… Zaten Katatonia’nın tarzı da bence bu yönde, her albümde kulağa ilginç gelen, rahatsız edici tonlara takıp, onları bir kaç kere kullanma özellikleri var(bkz. rusted ve july daki aynı iki ton)(bkz. liberation ve new night) bu bana ilk başta kısırlık gibi gelmişti fakat şimdi,dinledikçe konsepti daha iyi kavradım.Ki albüm bence dinledikçe daha çok dağılıyor, birleşmiyor, benim gözeüme daha çok bunlar ilişti..aslında bi kritiğin üzerine eleştiri yapmak aptal bir şeydir fakat, bu albümü ilk aldığımda , jelatinini açıp saatlerce dinlediğimde, ulan buna kritik yazmalıyım demiştim, kısmet olmadı , o yüzden bende saklı kalmış olanları söylüyorum, kusura bakmazsın umarım :)

  30. crimson says:

    ashen,departer,idle blood… naaptın sen yeğen yauv?

  31. Bende Saklı Kalsın says:

    Belki ileride bir gün severim bunu.

  32. B U R Z U M says:

    artık gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki bence bu albüm brave murder day’den sonra katatonia nın en iyi albümüdür…

    B U R Z U M

    @B U R Z U M, uzun süredir aklımdaydı yazmak ama sabah katatonia haberi görünce bunu da yazayım dedim:)

  33. illuminati says:

    Zaten berbat olan alternative rock döneminin en kötüsü. Niye doom metali bırakıyorsunuz kardeşim?
    3 veriyorum.

  34. smh says:

    bu albüm için kalite bakımından son nokta diyebilirz bi sonraki albümde neleri aşıcaklar çok merak ediyorum

  35. Alondate says:

    Bu sitede Ahmet Saracoglu’nun begenmedigim ve hemfikir olmadigim bir tane incelemesi yok yav :(

    Gercekten de ilk dinleyiste anlasilmayacak kadar derin bir album bu. Benim icin de Last Fair albumunden beri yapilmis en iyi Katatonia albumu. Idle Blood ve Onward to Battle direkt en sevdigim iki Katatonia sarkisi. Departer sarkisi da dinledigim en degisik islerden biri. Dinlerken cidden noluyor yav diyor insan

  36. lammoth says:

    O kadar muhteşem bir albüm ki ve bende öyle derin izleri var ki uzun süredir dinlemeye içim elvermiyor. Başyapıt.

  37. monke says:

    Departer );

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.