# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
INDUKTI – Idmen
| 26.07.2009

Albüm keman melodilerinin arasında kuş ve dalga sesleriyle bitiyor ve bir Indukti seansının daha sonuna geliyoruz.

Indukti Polonya’nın belki de en farklı gruplarından biri. Diğer Polonyalı topluluklar neo-progresif ya da Anathema etkili müziklerde gezerken, bunlar arasında en farklı işi Indukti sergiliyor. Müzisyenlerin yaşına bakıldığında oldukça gençler, buna karşın birçok müzik türünü başarıyla sentezliyorlar. “S.U.S.A.R.” albümü çıktığında doğal olarak bir Riverside fırtınası esiyordu ve insanlar Mariusz Duda’nın vokal yaptığı her grubu dikkatle izliyordu. Aynı olay Indukti’ye de oldu. Duda “S.U.S.A.R.” albümündeki vokalleri yaptığı zaman insanlar Indukti’yi daha farklı buldular ve daha fazla tanıma imkânı buldular.

“S.U.S.A.R.” King Crimson etkili, yaylı sazların kullanıldığı farklı bir deneysel albüm olarak tarihe geçti. Çünkü o güne kadar Polonya gruplarında duyulmamış bir müziği sergilemekteydiler ve çok fazla sert olmayan atmosferik müzikleriyle hemen ilgi çektiler. Yıllar sonra çıkardıkları “Idmen”in yakınından bile geçmeyen bu albüm çok iyi bir çıkış olarak nitelendirildi.

Grubun son albümünün ismi ilk önce “Mutum” idi ve albümü ne zaman çıkaracaklarına bir türlü karar veremediler. Aradan belli bir zaman geçince ismini “Idmen” olarak değiştirdiler. “Idmen” çok sesli bir deneysel post metal albümü. Bu çok sesliliğin içerisinde neler var bir bakalım.

İlk önce grubun müzikal altyapısının tamamiyle King Crimson’dan beslendiğini söyleyebilirim. King Crimson’ın “Thrak” ve ondan sonra çıkan albümlerindeki –“Power To Believe” de dâhil- kemik sound Indukti müziğinin temelinde yatıyor. King Crimson’dan sonra bahsedeceğim topluluk ise Tool. Tool’un ne kadar yaratıcı ve farklı sesler yaratmada ne kadar öncü olduğu biliniyor. Indukti de Tool’un son dönemdeki sound’larını almış ve üzerine Radiohead’in gitar üzerinde kullandığı bazı deneysel öğeleri eklemiş.

Peki, bununla bitiyor mu? Elbette hayır. Grup bu albümde bizi çok şaşırtmış, müzikal anlamda daha da ileri gitmiş, world music, özellikle oryantal ritimler, bunların içerisinde Arap ezgileri de dâhil olmak üzere hepsini çok zekice sentezlemiş. Efektlerde özellikle space rock grubu Ozric Tentacles’ın yaptıklarının bir benzerini kullanmışlar. Albümdeki bazı şarkılarda Opeth’in kullandığı akustik müzikten elektro bölümlere geçişler, bunun yanında Empyrium’un ve Finlandiyalı folk grubu Tenhi’nin albümlerinde rastladığımız yoğun melankolik, genellikle ağıt yakmayı andıran durgun vokal tarzları da duyulmakta.

Indukti’nin ilerici tavrı bununla da bitmiyor. Gerek İngilizce vokallerde kullanılan efektler olsun gerekse Afrika yerlilerinin kullandığı dilleri anımsatan o yapı olsun hepsini bir potada eritmişler. Müziklerinde oluşturdukları diğer bir farklılık ise folk enstrümanlarını kullanmaları. Genelde Çingeneler’in kendi müziklerinde kullandığı cimbalom ve bizim ülkemizin folk müzik enstrümanı olan saz da bu albümde kullanılan geleneksel müzik enstrümanlarından.

Bütün bunların sonucunda iş teknikaliteye ve bu melodileri nasıl ayrıştıracağınıza kalıyor. “Idmen” albümünden herhangi bir çalışmayı alın ve bir defa dinleyin; hiçbir şey anlamayabilirsiniz; ancak defalarca dinlediğinizde, zamanla alttaki sesleri bir bir algıladığınızı göreceksiniz. Gitarlar ön planda giderken geri planda vurmalılar ritim tutuyor, distorsiyonlu kemanlar melodik-Arabik bir ezgi çalmaya başlıyor. Gitarlarla yaratılan o muhteşem efektler ve davulların çok aksak olmasından dolayı zorlu dinleme seansları da oluşabilir, ama örneğin Tool seviyorsanız bu albümü dinlemek sizin için kolay olacaktır.

Şarkılar genellikle enstrümantal olsalar da, kimi şarkılarda yer yer vokal de kullanılmış. Grubun bunu yapmasının sebebi ise albümün konsept yapısı ile alakalı. Bu da albümde kullanılan o farklı dilde saklı. “Idmen”deki şarkılara baktığımızda grubun albümün giriş çalışması olan “Sansara”daki klasik progresif metal kalıplarını kullandığını görüyoruz. Tool’dan daha çok Dream Theater’ın son dönemindeki bestelere benzeyen bu çalışma sadece distorsiyonlu kemanlarıyla bile farklılık yaratıyor. Vokallerde Sleepytime Gorilla Museum’dan Nils Frykdahl’ın yer aldığı “Tusan Homichi Tuvota” giderek karmaşıklaşan, world müzik etkili, vurmalı çalgıların çokça yer tuttuğu deneysel bir çalışma. Tool’un “10.000 Days” albümünde kullanılan gitar riflerine benzeyen bir yapı, davullardaki blast-beat ritimleri, hepsi ortak bir paydada buluşmuş. FUSION!

“Sunken Bell” rahatsız edici klavyelerin ardında vurmalı çalgıların cirit attığı atmosferik bir çalışmayken “…And Who’s The God Now?!” ise Afrika ve Güney Amerika müziklerinde kullanılan perküsyon vuruşlarıyla başlıyor. Polonyalı grup Rootwater’da söyleyen Maciej Taff’ın fısıltılı brütale yakın ve devamlı değişen vokal tarzı, gitarların ve vokallerin birlikte eşlik edişi ile grup sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor. Basların bir hayli iyi duyulması, ritim gitarlarla beraber oryantal bir etkinin varoluşu da bu çalışmayı etkili hale getiriyor. Çok farklı ve bir o kadar da ortaya çıkarılması zor bir beste olmalı ki, en derinlerdeki keman seslerinden tutun, trompet melodilerine kadar bir ton sesin varlığını bir arada duyuyorsunuz.

Aynı durumu bir sonraki “Indukted” çalışmasında da görüyoruz. Aşırı teknik davullar ve atmosferik efektlerle ilk başta çok mekanik buluyorsunuz ama defalarca dinlediğinizde böyle olmadığı anlaşılıyor. Cimbalomun etnik tınılarıyla bitişi ise bu çalışmayı farklı bir havaya sokmuş. “Aemaet”de ise baskın bir keman ve cimbalom melodisi mevcut. Klavye sesleriyle beraber giderek karanlıklaşan müzikle bir Indukti sound’u oluşturulmuş. Yani atmosferik müzik yapılır da, böyle de yapılmaz; gerçekten kusursuz, on numara bir beste. Her dinleyişinizde farklı bir tat alabiliyorsunuz.

“Nemesis Voices” klasik Tool kalıplarında seyreden, ama bir yandan Porcupine Tree’ye de benzeyen, kemanların giderek sound’u kızgınlaştırdığı, fısıltılı vokallerden sonra atmosferik bir hal alan dehşetengiz bir çalışma. Bu şarkıdaki altyapıda üst üste yerleştirilen melodilere dikkat ettiğinizde hepsinin zekice karıştırıldığına şahit oluyorsunuz. Şarkıdaki vokalleri ise İsviçreli deneysel bir post metal grubu olan Prisma’dan Michael Luginbuehl yapıyor. Kendi grubu Prisma’da yaptığı vokallerin daha değişik ve sert stilini Indukti’de sergilemiş. Bu vokaller biraz da Steven Wilson’u (Porcupine Tree) anımsatmıyor değil.

Albümün en sonunda yer alan “Ninth Wave” ise grubun şimdiye kadar yaptığı en farklı, en kusursuz beste. Trompet melodilerinin burada ne işi var diyebilirim ama bu şarkıya öyle bir hava vermiş ki ardından gelen kemanlar bana bir ağıtı hatırlatıyor sanki. İkinci trompet melodileri ile müzik karmaşık bir hale bürünüyor; bunu tek bir şeyle açıklayabilirim, o da caz. Gerek davullarda gerekse diğer enstrümanların melodilerinin yerleştirilmesinde olsun bir caz etkisi de mevcut.

Albüm keman melodilerinin arasında kuş ve dalga sesleriyle bitiyor ve bir Indukti seansının daha sonuna geliyoruz. Bu albüm, hakkında “aman kardeşim, yapmışlar işte güzel bir şeyler” tarzında konuşabileceğiniz bir çalışma değil. Her şarkısının detaylı olarak incelenmesi, dinlenmesi gerekiyor ki altyapıda bulunan sesler dünyası açığa çıkabilsin. Kimimiz belki fark ediyor ve belki de fark etmiyor. Kolay bir müzik yapmıyorlar ve ileride de bizi hep şaşırtacakları da belli oldu. Eminim bir sonraki albümde bizi yine aynı duygulara gebe bırakacaklar, bunu bekliyorum, bekleyeceğim.

Baha ÖZER

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.05/10, Toplam oy: 80)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
InsideOut
Şarkılar
1. Sansara
2. Tusan Homichi Tuvota
3. Sunken Bell
4. And Who's the God Now?!...
5. Indukted
6. Aemaet
7. Nemesis Voices
8. Ninth Wave
  Yorum alanı

“INDUKTI – Idmen” yazısına 24 yorum var

  1. Batuhan Bekmen says:

    Çok güzel bir kritik olmuş. S.U.S.A.R. albümünü o kadar tutmayan biri olarak, bu albümü edinmek konusunda bazı tereddütlerim olmadı değil. Sanırım yok oldular ama hehe.

    En en azından yazıda geçen gruplar hatrına bir şans vermek gerekiyor.

  2. Ayşe Nur says:

    Batuhan’ın yazdığına aynen katılıyorum. Özellikle de Tool ve de Sleepytime Gorilla Museum adları cezbedici resmen. Hemen ediniyorum albümü. Kritik de çok güzel olmuş, ellerinize sağlık sayın Baha. :)

  3. Desqpio says:

    And Who’s the God Now yüzünden başka bir şarkıya geçemedim derinlemesine. Pek şikayetçi de değilim ama o nasıl bir şarkıdır yahu öyle. of of.

  4. Ben bu albümü yazacaktım sözde de, bir türlü edinemeyince yalan oldu. Bu kritik de güzel olmuş çok. Ellere sağlık.

  5. Batuhan Bekmen says:

    Albümü dinledim. Yorumum;

    Aaaağbiii…

  6. Burak Gür says:

    didim ama di mi?

  7. Ahura_Mazda says:

    Albümdeki ilk hit şarkım, albümdeki 2. uzun şarkı ”And who’s the God now?!” oldu. Şahsımca grubun müziğine en yakışan vokal çeşitlemeleri bu şarkıda.

  8. Serj Efe says:

    uzun süredir bu kadar dolu bir albüm dinlememiştim. albümde boş şarkı yok ve herbiri takıntı yaratacak kadar derin.

    kritik için teşekkürler, albümün çıktığından dahi haberim yoktu. okuyunca hemen edindim. elinize sağlık :)

  9. b says:

    ayrı ayrı teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. beğendiyseniz ne mutlu.:)

  10. Albüme resmen otopsi yapmışsın Bahadır abi,ellerine sağlık… :)

  11. kremlin says:

    bir iki kere daha dinleyip severim diye düşünüp de sevdiğim albüm olmamıştır.

  12. HGO says:

    sevdigim güzel grupların -enslaved, tool, meshuggah- kötü bir çakması. sansara dışında sevemedim.

  13. b says:

    çakma mı? :)) bu tarz aynı enstrümanları zekice birleştiren bir grup daha göster o zaman inanırım. tool kullanmaz, king crimson kullanmaz, meshuggah kullanmaz. etkilenme dışında çok daha farklı olaylar mevcut bu albümde. bu da “çakma” kelimesiyle açıklanmamalı.:)

  14. Ahura_Mazda says:

    ”Çakma” lafının neresinden tutsan elinde kalır.

  15. HGO says:

    @b

    birleştiren yok ki, zekicesini bulayım. ayrıca zekice birleştirmek ne demek ben anlamadım. zaten birleştirdiği için sevmedim ya. dediğin gibi “çok daha farklı olaylar”da var, bunu zaten duyuyorum ve SUSAR’dan biliyorum. ancak o farklı olayları da beğenemedim, susar daha iyi albümdü onu diyebilirim. bir de burda -yorumlar,kritik – herkes albümün güzel oldugunda hemfikir olmuş gibi,benim gibi sevmeyenlerin de olduğunu belirtmek için yazdım. yoksa özellikle girip şu albümü kötüleyim demedim yani :D

  16. b says:

    ortalıkta bu tarz gruplardan çok varmış gibi yazmışsın da onun için demiştim. “zekice birleştirmek” lafı da çok açık. yazı da açıklamışım sentez olaylarını. sentezle ilgili. ha bunları birleştirdiği için sevmediysen doğaldır olabilir. ama bunun gibi birçok grup varmış gibi sırf bu grubu kastedip “çakma” demen saçma geldi. bunun gibi başka bir grup yokki “çakma”sı olsun.:)adamlar sentez ile farklılık yaratmışlardır. tektir. bunları birleştirebildiği için zekidir. yoksa bunun gibi onlarcasına rastlardın ama var mı,yok! :) kimisi beğenir kimisi beğenmez.

  17. janslore says:

    metalde yerel ya da farklı enstrüman kullanan grupları nedense hiç hazetmiyorum. önce bu müziği bas gitar davul adam gibi çal, sonra ne ekliceksen eklersin müziğine.

  18. E tamam da o gruplar ne yapıyor sanıyorsun? Adam gitarı ilk eline aldığında bi yandan da ukulele mi kasıyor?

  19. janslore says:

    valla eminim çoğu gitardan önce kukulelemidir nedir onu çalmayı öğreniyordur. sonra ya da senin deyiminle bi yandan da gitar kasıyordur. ama sen benim yazdığımı da anlamamışınki ben napim. bak diyorumki “nce bu müziği bas gitar davul adam gibi çal, sonra ne ekliceksen eklersin müziğine.” özellikle “…sonra ne ekliceksen ekle müziğine” kısmı çok önemli burda. hem bu arada sen nerden biliyorsun adamın önce bas gitar davul olayına girdiğini ki cırt diye çıktın ordan alala

  20. Neyse, ya sabıra devam.

  21. Burak Gür says:

    ha sen zaten bas, gitar vesaire çalmayı beceremedikleri sonucuna varmışsın çoktan.

  22. janslore says:

    o sonuca ben değil sen varmışsın koç. benim söylemek istediğim şey, önce bi bas gitar olaylarını görelim…neyse ya ne diye kasıyorumki anlamadım. şimdi bu yazdığıma da biri çıkacak kendince yazıp kahraman olduğunu sanacak.
    ………….bu indikti süper manyak bişii yaaaaa. deli oldum hastası oldum hele bi kukulele çalışı var adamın hava titreşimini büzüğünüzde hissediyorsunuz vallaha billaha. hah oldu şimdi dimi.

  23. b says:

    evet şimdi bu yazdığına ben çıkıyorum ve kendimce cevap yazıp kahraman olduğumu zannediyorum. yaşının küçük olduğunu zannediyorum yoksa kalkıp burada yorum dışı kaypakça düşünceler sergilemezsin. kendi beynince bir strateji geliştirmişsin ve onu uygulamaya çalışıyorsun. ironik yaklaşımlı insanlardan hiç hoşlanmam. bir önceki mesaja bakın ne kibir kokuyor ne yukarıdan bakıyor arkadaşlar.

  24. Blakkheim says:

    Yalnız albümü daha yeni yeni sindirdim. Baya mükemmel. Dünyanın en iyi grubu Indukti de olabilirmiş yani. Sansara olsun, …And Who’s The God Now?! olsun. Müthiş ulan. Enslaved progresifliğinde sert bölümler filan.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.