# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
JON OLIVA’S PAIN, Jolly Joker Balans (13.06.2009)
| 20.06.2009

Setlist içeriğiyle, grubun süper performansıyla, ilgili (ve erkek) seyirci kitlesiyle ve göreceli ucuz bilet fiyatıyla unutulmaz diyebileceğim bir konserdi.

Benim kulak misafiri olduğum ilk Jon Oliva’s Pain konseri dedikodusu 2006 civarında çıkmıştı sanıyorum. Savatage’ın son albümü üzerinden 5 yıl geçmişti ve biz Sava’nın rafa kaldırılmadığını düşünüyor, yeni bir albümle bomba gibi geri döneceği umudunu besliyorduk. Savatage’ı tam tekmil beklesek de Jon Oliva’s Pain konseri dedikodusuyla olması gerekenden fazla gaza gelmiştik. Sebebi de sanıyorum Rock the Nations 2004’teki başarılı Circle II Circle performansıydı. Zach ağzımıza bir kaşık bal çalıp memleketine geri dönmüş bizi yepyetim bırakmıştı.

Savatage buzlukta beklerken ve Circle II Circle da tarz itibariyle Savatage’dan ıraksarken Biletix’te gözüken Jon Oliva’s Pain konseri haberi bir hediye gibi oldu. Grubun ilk iki albümünü beğenmiştim ve Savatage cover’larıyla da bizi mutlu edeceğini umuyordum. Ayrıca Jon Oliva’nın kurabiye canavarı vokalini her daim beğenen bir insan(d)ım ve canlı “Believe” dinlemek de (her ne kadar kulağa ortaokul metalcisi sound’unda gelse de) “ölmeden yapılması gerekenler” checklistimde vardı.

Konser günü 8 civarı Jolly Joker’da olduk. Aynı mekanda Hail konserine gitmiş olan dostum, mekanın koridor gibi olan seyirci kısmından önceden bahsetmiş bu neşe dolu haberle aklımızı başımızdan almıştı. Dolayısıyla bu harika mekanın geometrisini görünce bir şaşırma / afallama yaşamadık. Daha ilk biralar bitmemişti ki üstümüzdeki asma katta bir hareketlenme oldu. Biz grubu 9 civarı beklerken adamlar pat diye 8 buçukta sahneye çıkıverdi.

Konser City Beneath the Surface’la başladı, Sirens’la devam etti. Dungeons Are Calling ve Sirens albümlerini pek sevmeyen bir insan olarak benim açımdan bomba gibi bir başlangıç oldu diyemeyeceğim. Ardından gelen Through the Eyes of the King az biraz toparlar gibi olduysa da konser havasına girmem Tonight He Grins Again’le oldu. Konserin setlisti, 4 solo kariyer parçasını saymazsak Sava parçalarından mürekkepti. Solo kariyer parçaları olan Through the Eyes of the King , Maniacal Renderings, Walk Upon the Water ve All the Time vasat-iyi segmentinde parçalar olsalar da mükemmel seçimler olduğunu düşünmüyorum.

Jon Oliva Savatage cover’ları arasında sadece klişe bekleyenleri ters köşeye yatırdı. Trans-Siberian Orchestra’nın ilk kıvılcımlarından sayılabilinecek Heal My Soul, Zach Stevens’lı dönemden gayet underrated bir ballad olan Sleep çaldı. Konserin en tatlı sürprizlerinden biri de şüphesiz vokalde aslen Zach’i içeren Chance’ti. Gayet uzun ve leziz bir eser olması yanısıra sondaki nefis kanonu da heyecanla beklendi. Circle II Circle, Rock the Nations’da One Child’daki kanonu harika kotararak büyük bir sürpriz yapmıştı. Chance’in kanonu için küçüktüm, küçücüktüm, umut dolduydum, top oynadım acıktım ve sonunda beklenen oldu; Chance muazzam kanonuyla sona yaklaştı ve biz “look away” diyerek kanona bir katman daha ekledik.

En sevdiğim albümlerden Gutter Ballet’den konuğumuz Gutter Ballet’ydi. Ardından Zach Stevens’lı dönemin en beylik parçalarından Edge of Thorns geldi. Tekrar dinlene dinlene ne kadar kabak tadı vermiş olsa da konserde karşımıza çıkınca keyiflenmekten kendimizi alamadık. Buradan Savatage’ın başka parçasını bilmemelerinden mütevellit bize sadece Edge of Thorns reva gören vizyonu/ufku geniş DJ arkadaşlara selam ederim.

Çalınan Sava’lar arasında Tonight He Grins Again de sevindirdi Streets’in her daim başımızın üzerinde yeri olmasından mütevellit. Yime aynı albümden Jesus Saves’le de downtown jesus’ın hikayesini ilk ağızdan dinlemiş olduk.

Konser devam ettikçe beni bir işkillenme aldı. Her şey çok iyi çok nefis de Believe / When the Crowds Are Gone nerede? Ölmeden yapılacaklar checklisti bana bakıyor, ben ona bakıyorum: yaş neredeyse 30; bugün varız, yarın yokuz. Ve sonra beklenen oldu ve “So after all these one night stands” cümlesi duyuldu, checklist gönül rahatlığıyla cebe kondu. Bir parça aralıkla da When the Crowds Are Gone geldi ve endişe ettim A new hope’taki Obi Wan gibi force’la bütün olacağım, benden arta bir tek kıyafetler kalacak diye.

Bir saat 40 dakika süren harika performans ardından yorgunluktan posa gibi olmuş iki adam, yüzümüzde salak birer sırıtışla Jolly Joker’dan çıktık. Seslerimiz 16lık ortaokul metalcisi gibi bağırarak eşlik etmekten kısılmış, ayaklarımız yorgunluktan tutmuyor halde.

Konserden elden geldiğince detaylı bahsettim. Şimdi diğer öğelere de değineyim. Grup üyelerinin enstrüman hakimiyetleri ve rahat tavırları göze çarpıyordu. Sahne performansları kesinlikle ortalama üzeriydi. Jon Oliva ise sürekli yaptığı şebekliklerle ve parça aralarına serpiştirilmiş sohbetiyle muazzam sempatik bir intiba bıraktı. Kilosunun 80li yıllardaki Savatage’ın toplam kilosuna eşit olması sürpriz olmasa da bir miktar iç burktu. Kilosunun sağlığını etkilediğine şüphem yok ama sesine negatif bir etkisi olmadığı çok açıktı. Vokal performansı albümlerindekiyle yarışacak düzeydeydi canlıda.

Şimdi de kısaca mekandan bahsedeyim. Jolly Joker’ın akılalmaz geometrisinden bahsetmiştim. Havalandırması ortalama bir bara oranla iyiydi diyebilirim. Ses düzeni de kesinlikle ortalama üstüydü (bu da Yeni Melek sabiti x 5 anlamına geliyor) . Bilet fiyatları mekanla dolaylı da olsa alakalıdır diye düşünüyorum. 35 ytl’lik bilet fiyatının, alınan verime oranla şaka gibi bir bedel olduğunu düşünüyorum.

Seyirci kitlesine de değinmeden geçmeyelim. Gayet ilgili alakalı bir kitle gelmişti konsere. Hemen hepsi Savatage fan’i olduğu belli olan topluluk parçalara eşlik etti, hüzünlendi, coştu. Elde patlamış mısır oturarak Jethro Tull konseri izleyen birey muadili tiplere pek denk gelmedik. Jon Oliva’nın parça arası muhabbetlerini istek parçalarının adını bağırarak bölen arkadaşların da ağzına ağzına vurmak istedim; unutmadan belirtmiş olayım.

Bu arada ne kadar manitacı tandanslı bir beyanat olacağını bilsem de konserdeki o erkek yoğunluğu neydi arkadaş ya? Gözlerim ranza, kamuflaj, G3 aradı. 1-3 nöbetinin tedirginliğiyle uykuya dalmaya hazırlandım.
Genel bir toparlarsam setlist içeriğiyle, grubun süper performansıyla, ilgili (ve erkek) seyirci kitlesiyle ve göreceli ucuz bilet fiyatıyla unutulmaz diyebileceğim bir konser oldu.

Her Sava sevenin iki eli kanda olsa gitmesi gereken bir geceye tanık olduk diyebilirim. Majör sebeplerden gelemeyenler için yapacak bir şey yok, ama nispeten minör şeylerle bu konseri kaçıranlar kafalarını duvarlara vurmaya başlamadılarsa hemen başlasınlar anca yetiştirirler, istedikleri taştan başlayabilirler.

Yazı: Sezin KARLI
Fotoğraflar: Bora CANPOLAT

  Yorum alanı

“JON OLIVA’S PAIN, Jolly Joker Balans (13.06.2009)” yazısına 1 yorum var

  1. Ahmet Saraçoğlu says:

    Ameliyatlı olduğum için gidemedim, ama sırf fotoğraflara bakmak bile tüylerimi ürpertti. Umarım bir daha gelirler.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.