# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GOJIRA – The Way of All Flesh
| 18.03.2009

Ağlamakla ağlamamak arasında kararsız kalmış bir sokak çocuğunun üşüyen ayaklarını daha da üşüten, yakan yağmur damlaları…

2000’lerin en sansasyonel gruplarından Gojira’nın engellenemez yükselişi ve çoğu kişinin kafasındaki “Fransa’nın metalle ilişkisi, Tunus’un buz hokeyiyle olan ilişkisi kadardır” düşüncesini yerle bir eden grup oluşu, onları özellikle “From Mars to Sirius”tan bu yana dünyanın en merak edilen gruplarından biri haline getirdi. Farklı gruplardan etkilenmiş ama bir şekilde özgün olan sound’ları, onları tıpkı Opeth gibi, başka kimseye benzemez bir hale sokuyordu. Başta Morbid Angel olmak üzere, Meshuggah’tan Sepultura’ya, Strapping Young Lad’e pek çok referans taşıyan bir müzik ihtiva eden Gojira, Duplantier biraderlerin elinde bir şekilde “müzikten öte” klasmanına sokulan o özel gruplardan biri haline geldi.

Öncelikle söyleyelim ki, bu yazıya müzik dışındaki kimi ruhani, içsel, soyut birtakım laflarla başlamamam ve bunun yerine daha genel şeylerden bahsetmem, “The Way of All Flesh”in, hakkındaki kritiklerin çoğu o şekilde başlayan “From Mars to Sirius” kadar derinlikli bir album olmadığının kanıtlarından biri. Bunu baştan söylemek lazım. Zira “FMtS” öylesine “dolu” ve yoğundu ki, çoğu kritikte müziğin teknik yanından ziyade, albümü yorumlayanın iç dünyasına dair yansımalarla karşılaşıyordunuz. Yine de Gojira’yı müzikten öte gören dostlarımız adına, ufak bir imgesel post-yapısalcı konjonktivist profan ether bazlı duygu seli yorum girişi yapayım, kimse kırılmasın..

GOJIRA
“The Way of All Flesh”

Listenable

İnsanoğlu yanlızlığını paylaşacak bir şeyler arar bazen (üç nokta). Yalnız değildir aslında… Çevresi kalabalıktır ve çoğu kişiye göre de daha mutlu olmasını gerektirecek bir hayatı vardır. Ama olmaz… bazen olmaz… Akan göz yaşlarımızın her birinde başka bir keder saklıdır aslında. Yanağımız boyunca süzülürlerken bıraktıkları ıslaklık, o ince gözyaşı izi, belki de yarınlardaki acılarımız için önceden bir yol çiziyor olabilir mi? Alışmak…
Ağlamakla ağlamamak arasında kararsız kalmış bir sokak çocuğunun üşüyen ayaklarını daha da üşüten, yakan yağmur damlaları ve çocuğun her bir yanından geçen, duman saçan o devasa makinelerin işleyen motorları.. Hep soğuk..
İnsan bunun için doğacağını bilse, acaba daha içerideyken göbek bağını kendi ağzıyla kemirmeye başlamaz mıydı? Soğuk bir sokağın ortasında, karanlıkta ağlamak isteyen çocuğun korkuyla titreyen alt dudağı mı, yoksa kıtaları yerinden oynatan depremler mi daha sarsıcıdır insan ruhu için… İşte Gojira müziği de böylesine içten ve…

Olmaz abi olmaz… Yok böyle bi şey. Niye ağlıyoruz neden kederleniyoruz durup dururken? Mal mıyız biz? Evet bu müzik ne kadar sertse bir o kadar da hüzünlü, ama duygulara kapılıp vıyyy diye kendimizden geçmek niye? Adam diyor bir kere “you have the power to heal yourself” diye.. Kalk bi silkelen, kendine gel; hey kendine gel dostum sakin ol ha.

İvit kritiğimize kaldığı yerden devam edelim. “The Way of All Flesh”, adını fazlasıyla duyuran ve büyüyen Gojira’nın, “FMtS”u bir daha asla geçemeyeceği tahminlerini haklı çıkaran ilk albüm olarak çıktı karşımıza. Varolan tüm grupların yüzde 99,9’undan daha süperli bir grup olsalar da, kendi içlerinde daha iyi ve daha sıradan albümler yapabiliyorlar elbet. Her zamanki klasik durum işte.. “Yurtseven Kardeşler yapsaydı götümüz düşerdi ama Gojira için sıradan bir albüm” diyeni ıslak odunla kovalarım, ama “TWoAF”in de bir “FMtS” olmadığı ortada.

Bunun sebeplerinden biri, grubun son 2 yıldaki hayvani tur programı olabilir diye düşünüyorum. Belki de düşünmüyorum bana ne. Ancak fark ediliyor ki bu albümdeki hüzün ve acı katsayısı, bir öncekine oranla daha az. Daha az yapılmaya çalışıldığından değil, o kadar iyi yapılamadığından. Yoksa, konusu “ölüm” olan bir albümün elbette olabildiğince acılı, karanlık ve kederli olması beklenir, ama “FMtS”, en odun tabiriyle “doğanın sorunları” konseptine rağmen bundan daha yoğun bir albümdü.

O zaman gelin şimdi “bu demek değil ki “TWoAF” kötü bir albüm, bilakis bir çok grubun eline verir” temalı kısma, yani albüm açıklamasına geçelim.

En baştan söyleyeyim, “Oroborus”un giriş melodisi, hayatımda duyduğum en iyi melodilerden biri. Tıpkı bir önceki albümden “Global Warming” gibi über-yaratıcı bir tapping melodisine sahip olan bu şarkı, şu an telefon zilimden uyanma alarmıma kadar hayatımın her anını işgal ediyor. Olur da bu aralar beni cepten ararsanız ve bir süre beklerseniz, merak etmeyin. Telefon elimdedir, sadece melodiyi dinliyorumdur.

Albümde öne çıkan şarkılar var elbet ancak ben en çok “Oroborus”, “Esoteric Surgery” (grubun yazdığı en iyi şarkılardan biri) ve “Vacuity”yi seviyorum. Diğer parçalarda da yer yer muazzam anlar olsa da, bu üçü kadar çarpanı olmadı açıkçası. Lamb of God’ın vokal tanrısı Randy Blythe’ın döktürdüğü “Adoration for None”ı da unutmamak gerek. Hazır “Vacuity” demişken, buradan buyurun:

Bu yetmedi, bir de After Effects’te klip yapma sanatının nadidelerinden birini görelim derseniz:

Son düzlüğe girilirken, genel bir toparlama yapalım. Açıkçası grupların isimlerinin dünyaya duyurmadan önceki ve duyurduktan sonraki albümleri arasında bir kıyaslama yapmak bazen anlamsız oluyor. Her ne kadar bir tür değişimi olmasa da, adları geniş kitlelerce duyulduktan sonra gruplar ister istemez başka bir psikolojide oluyorlar. Bu yüzden “TWoAF”i” ne “Terra Incognita”yla, ne de “The Link” ile kıyaslayacağım. Bu bağlamda “TWoAF”, “FMtS”a göre bir geri adım. Ancak tabii ki yine taş gibi bir albüm. Emin olduğum bir şey var ki, Gojira kariyeri boyunca birbiriyle kıyaslanır türde, aşağı yukarı aynı kalitenin çok az aşağısı ve çok az yukarısı denebilecek türde albümler yayımlayacak; ama bu albümlerden hiçbiri, hiçbiri kötü, hatta sıradan olmayacak. Gojira her zaman çok iyi albümler yapacak. Bundan en ufak bir şüphem yok.

Yazı burada bitti.

Bunları bilip bilmediğiniz pek umurumda değil ama bilgi olsun köşesi:

Yunan mitolojisinde yeniden doğuşu ve sonsuz döngüyü ifade eden ve kendi kuyruğunu ısıran yılan şeklinde betimlenen Oroborus’un, Adana’daki Kazım Büfe adlı yerde satılan karışık meyveli bir içeceğin de ismi olması (kaynak: sözlük).

Ha bir de;

Mario Duplantier.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.60/10, Toplam oy: 323)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2008
Şirket
Listenable Records
Şarkılar
01. Oroborus
02. Toxic Garbage Island
03. A Sight To Behold
04. Yama's Messengers
05. The Silver Cord
06. Adoration For None
07. All The Tears
08. The Art Of Dying
09. Esoteric Surgery
10. Vacuity
11. Wolf Down The Earth
12. The Way Of All Flesh
  Yorum alanı

“GOJIRA – The Way of All Flesh” yazısına 45 yorum var

  1. like fire says:

    Toxic Garbage Island derim ben. The Art of Dying’in girişini de pek severim. Bazı gruplar istese de kötü albüm yapamaz. Gojira da onlardan biri bence.

    Bu arada, Kazım Büfe’ye gittim, Oroborus sordum. Adam burda öyle bi şey yok dedi, ama Oroborus’a benzeyen daha farklı bi şey söyledi. Şalgam suyu, limonata felan bi şeyler dedi, pek de hoş gelmedi bana. muzlu süte devam! :)

    owlboss

    @like fire, Kazım Büfe’de en çirkin tişörtlerle muzlu süt içmek! \m/

  2. kremlin says:

    10 verilesi.
    bazı albümler vardır, dinlerken, daha sonra tekrar dinleyecek olmanın heyecan ve sevinci kaplar içinizi,onlardan biri.

  3. gojira mania says:

    bazı albümler vardır, dinlerken, daha sonra tekrar dinleyecek olmanın heyecan ve sevinci kaplar içinizi,onlardan biri.
    aynennnnn…gojira!!!

  4. 666 says:

    Wolf Down The Earth,Esoteric Surgery,Adoration For None,Vacuity,Backbone,From The Sky,The Heaviest Matter On The Universe,… daha ne olsun!artık organizatörler bi harekete geçmeli bizi GOJIRA dan mahrum bırakmamalı!!!

  5. harro says:

    Christian Andreu’da Umut Sarıkaya kazağı var.

  6. Mustafa Sakallı says:

    Çok klas adamlar yeminle.

  7. bu adamları yeni keşfettim sayılır, burası sayesinde,
    hastası oldum resmen ibnelerin. bu ne gaz bu ne duygu,

    bi de kafa kestim, şeytanla içli dışlıyım, soktum mu kılıcı beline tarzı denyosal söz yazmamaları da süper…

  8. caksu says:

    Şu klipler nasıl şahane..

  9. aaaaaaaaaaaaaaaaart ov daaaaaaaayiiiiiiiiiiiiiing, iz dı veeeeeeeeey tu leeeeeeeeeeeeeeeed oooooooooooooool goooooooooooooooooooooo :D

    10 abi direk 10

  10. devilsadvocate says:

    metal müziğin son on yılda başına gelmiş en güzel şey bu grup ve özellikle bu albümleri! başta the art of dying şaheseri olmak üzere Toxic Garbage Island,A Sight To Behold,Esoteric Surgery,Vacuity ve The Way Of All Flesh. şahane debut albümden de ötede muhteşem bir albüm!!

  11. ismail vilehand says:

    her açıdan en başarılı Gojira albümü. gerek dinlenebilirliği, gerek hit şarkı bolluğu, gereksede atmosferi ile tam bir başyapıt. eee Morbid Angel takipçisi adamların hali başka tabi. Morbid Angel adını her daim zikredip saygıda kusur etmeyen adamların sırtı bu piyasada asla yere gelmez.

  12. swedish says:

    vay vay acayip merak ettım bu adamları şimdi du bakalım bugün borknagar bir bunlar iki .Ne bekliyo benı anlayacağım az sonra

  13. Rebourner says:

    Bişekilde gelsin bunlar bir konsere Türkiyeye. Sonisphere mesela. Zaten geçen senekinden sonra alemde Bi bunlar bir immortal bide motorhead kaldı dünya gözüyle dinliyeyim dediğim….

  14. Berker İlhan says:

    bu adamları bir türlü adam gibi dinleyemedim ama dinlediğim parçalar içinde de sevdiklerim az oldu . bir şans daha vermeliyim sanırım , all the tears parçasının klibide kendiside güzelmiş..

    burak canik

    @Berker İlhan, All the tears benim de albümdeki en sevdiğim parça şu an itibariyle (sürekli değiştiği için sabit bir kararım yok bu konuda). Hele “now enter the strom and feel electric sword” kısmında çift krosların etkisiyle epikleşen (kliptede fırtına çıkıyor dalgalar köpürüyor falan) o kısımda orgazm yaşıyorum. Bir şans daha ver bence, ben bu albümde de from mars to sirius’tada “milletin ayılıp bayıldığı bu gojira’da cacık değilmiş ha” diye düşünürken FELAKET ters köşe olmuştum. Haha özelliklede saracoğlu fmtsc kritiğinde where dragons fall için “şarkıyı dinledikten sonra tek düşüncem sanırım artık ölebilirm” gibisinden bişeyler yazmıştı. Şarkıyı ilk dinleyişimde abartmış baya derken albümün içine girdikçe hak vermiştim. Gojira müziği gavurun tabiriyle “unique” bi müzik hakikaten çok özel bi müzik. Bu arada Mario Duplantier, Romain Goulon. Fransa nasıl bir davulcu cennetine dönüşüyor aman allahım :D

  15. Emre says:

    “…Soğuk bir sokağın ortasında, karanlıkta ağlamak isteyen çocuğun korkuyla titreyen alt dudağı mı, yoksa kıtaları yerinden oynatan depremler mi daha sarsıcıdır insan ruhu için…”(nası bi cumledir bu ya)
    nerden alıntı bu sozler?

    Ahmet Saraçoğlu

    @Emre, alıntı değil alın teri. :) ben yazdım.

    Emre

    @Ahmet Saraçoğlu, saygı duydum valla:)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Emre, sağolasın.

    Emre

    @Ahmet Saraçoğlu, thrown to the sun ın sarkı sozleri de bunun gibi mi olcak peki?eğer oyleyse tadından yenmez valla

    blackroseimmortal

    @Ahmet Saraçoğlu, (bkz: ekşi sözlük yazarı olmanın pozitif etkileri)

  16. bloodshower says:

    bu elemanların ilk iki albümü hakkında neler söyleyebilirsiniz? 1 haftada fmts köpeği oldum, 2. en süper albümleri hangisi?

    bloodshower

    @bloodshower, sevgili geçmişteki ben,
    en süper albümleri hangisi diye sormuşsun. yok öyle bir şey, olaya o açıdan bakman tamamen yanlış, ilk bunu söyleyeyim isteyeyim dedim.

    2.si: BU ALBÜMÜ HEMEN TEMİN ET VE DİNLE! toxic garbage island, a sight to behold, the art of dying, esoteric surgery ve adoration for none’a hayran olucaksın, bazı yönlerden from mars to sirius’tan daha çok sevdiğini anlayacaksın. o yüzden benim gibi 4 ay geç kalma.

  17. saklanan saman says:

    aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarrt offff daaaaaaaaaaaaaaayiiiiing diyorum daha hiçbişey demiyorum. ölürüm ölürüm.

  18. illuminati says:

    esoteric surgery’nin 40.saniyesinde başlayan riff meshuggah’ın bleed şarkısından arak diyecem ama aynı yıl çıkmış.

  19. Korhan Tok says:

    Oroborus’un girişini övmeye söz bulamıyorum. Çok, çok, çok güzel. Lütfen dinleyin. Tüm arkadaşlarınıza dinletin. Sokakta kulaklığınızdan Oroborus’un giriş melodileri duyulduğunda gördüğünüz ilk insanı çevirip “abi şu çok iyi değil mi ALLAHINI SEVERSEN Bİ!” diyerek kulağına kulaklığını sokun.(kulaklığınızın temiz olup olmadığına da dikkat edin bu arada, metalciysek bi yere kadar.)

    Neyin gazıysa bu sabah sabah.

  20. Itachi says:

    Oroborus introsu mu yoksa Global Warming introsu mu diye sorsalar düşünmeden GW derim.

  21. bathory says:

    son 10 yılda metalin başında gelen en güzel şeylerden biri gojira

  22. saw you drown says:

    Albümdeki en iyi şarkı esoteric surgery.Kişisel görüş tabi.

  23. objective says:

    Ulan tiplerden “ibişko” adlı bir grup çağrışımı yapmıyorlar mı?

    Jester

    @objective, Yapmıyorlar.

    cramonia

    @Jester, ahah en alttaki fotoda yapıyo olabilirler aslında ;p

  24. caksu says:

    From Mars’çılar teker teker gelin.. En güzel albümleri bu ulan!

  25. oroborus says:

    bokunuzu yiyim abiler, şurda burda bağlantısı olan biri getirsin şu adamları artık

  26. ismail vilehand says:

    ilaç gibi albüm. çıkalı beş sene oldu hala her dinlemede ilk anki heyecanı yaşatmayı beceriyor. ilk üç şarkı çoğu albümü hatta çoğu grubun diskografisini tek başına devirir. o kadar güçlü bir yapım.

  27. atoutlemonde says:

    FMTS dan bağımsız değerlendirirsek gayet iyi bir albüm. Oroborus, a sight to behold, esoteric surgery, the art of dying çok iyi parçalar. Benden 8′i alır.

  28. ismail vilehand says:

    “Yama’s Messengers” tam bir kemiksiz Morbid Angel tribute şarkısı. Hatta Morbid Angel’ın çoğu şarkısından daha fazla Morbid Angel. Hatta arttırıyorum, Pete Sandoval bu şarkıyı dinlediyse “Lan ben ne ara Gojira’da davul çaldım?” demiştir. Öyle abartı Morbid Angel bir şarkı. Ama bayılıyorum, dinlemelere doyamıyorum o ayrı konu.

  29. İlker says:

    Albüm harika da şu Wolf Down the Earth’ü çok seven var mı ya? Hiç olmasa daha iyi olurdu sanki diyorum bazen. Diğer parçaların bariz gerisinde bence.

    Backbone

    @İlker,

    Wolf down the earth: Dünyayı yiyip bitirmek

    Yama’s Messengers ile birlikte albümün en underrated iki şarkısı evet. Ama ben bu şarkıyı her şeyiyle çok seviyorum ya. Gojira’nın en sevdiğim şarkılarından biri hatta. O yüzden bu yorum biraz damarıma dokundu.

    Diğer hiçbir Gojira şarkısında olmayan bir atmosfer, hava var. Sözleri olsun, inmeli çıkmalı gitar riff’leri olsun, Mario’nun inanılmaz yaratıcı fill’leri olsun, ortadaki slow kısmında o ağırdan ağırdan işleyen baslar olsun. Şarkı bittikten sonra giren bir dakikalık interlude kısmına bile bayılıyorum. Ayrıca son şarkı TWOAF’den bir önceki sırada olması da müthiş bir detay, cuk diye oturmuş bence.

    Açıp bir daha dinledim, keşke bu albümdeki şarkıları tekrar ilk defa dinleyebilsek…

  30. Rust in Peace. says:

    YOU HAVE THE POWER TO HEAL YOURSELLLLF

  31. deadhouse says:

    Sen git Esoteric Surgery gibi parçalar yapma maharetinde ol. Sonra da metal müzik tarihinin en büyük yokuş aşağı düşüşlerinden birini yaşa. Opeth, In Flames, Katatonia, Lamb of God, Gojira. Bu grupların kaderi aynı. Ün, şan, şöhret fazla gelince yaşanan göt kaşınması.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.