# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DEVIN TOWNSEND – Ziltoid the Omniscient
| 16.03.2009

“…indeed.”

“Greetings humans, I am Ziltoid… the omniscient. I have come from far across the omniverse. You shall fetch me your universe’s ultimate cup of coffee…”

(“Selam ederim ey insanlar… Ben bilgisinin ve kudretinin sınırı olmayan Ziltoid. Olası tüm evrenlerin ve hayallerin öte tarafından geldim. Bana, evreninizin en mükemmel kahvesini getirin.”)

Gelmiş geçmiş en tuhaf konulu konsept albüm? Bugüne dek bir konsept albümde yaratılan en farklı karakter? Bu müziğin varolduğu onca zamanın, yapılan yüz binlerce albümün ardından, böyle ifadelerle tanımlanabilecek, daha önce rastlanmamış bir şeyi yaratmak gerçekten de mümkün mü?

Beni böyle merak uyandırma ve ilgi çekme amaçlı bir giriş yapmaya zorlayan “Ziltoid the Omniscient”, Kanadalı dahi müzisyen Devin Townsend’in, her şeyini tek başına sıfırdan yarattığı ve metal dünyasındaki nevi şahsına münhasırlığını tekrardan kanıtladığı bir gövde gösterisi. Daha geçtiğimiz yıl Strapping Young Lad ile “The New Black”i, The Devin Townsend Band ile de “Synchestra”yı piyasaya süren, bu arada Darkest Hour ve Soilwork’ün yeni albümlerinde prodüktör koltuğuna oturan Devin –ki bu yoğunlukta bir de SYL ile Ozzfest’te turladı-, müziğe bir süre ara vereceğini açıklamasının ardından, hiç beklenmeyen bu bombayla ortamlarda şok etkisi yarattı.

2007’nin benim için en iyi albümlerinden biri olan “Ziltoid the Omniscient”ta (ZtO) Devin, tüm enstrumanları tek başına çalmış, davulu programlamış (Meshuggah’nın son albümü “Catch 33”de kullandığı manyak davul programı Drumkit From Hell’i Tomas Haake’den ödünç alarak), tüm vokalleri yapmış, şarkıları bestelemiş, miksaj, aranjman, kayıt… kısacası her şeyi tek başına yapıp kendi şirketi Hevy Devy Records’dan da albümü yayınlamış.

Albümle ilgili her yorumda çoktan kült olduğundan bahsedilen benzersiz albüm kapağındaki sevimli ve -kendi değimiyle- “bilgisinin sınırı olmayan, gücü her şeye yeten” Ziltoid’in en büyük macerasını anlatan çalışma, tam bir sınıflandırmaya tabi tutulamasa da, progresif metal, hatta ekstrem progresif metal janrı altında değerlendirilebilir. Müziğin görkemini ve bugüne dek duyduğunuz çoğu şeyden farklı oluşunu bir kenara bırakırsak, ZtO, gerçek anlamda bir dehanın tek başına, özgürce ve sınır tanımadan bir yaratı ortaya koyduğunda ne denli korkutucu boyutlarda bir özgünlük yaratabileceğinin en açık kanıtı. Şarkı yazımı sırasında kural tanımaz bir ruh haline büründüğü aşikar olan Townsend, üstün müzisyenlik ve masa başı becerilerini de katarak, en deneyimli dinleyiciyi bile şaşkına çevirecek işler yapmış, adeta müzik kavramını alıp oyun hamuru gibi oynamış.

Rengarenk, katman katman bir müzikle bizi karşılayan ZtO’ın konusundan kısaca bahsedelim. Varolan her şeyi bilen üstün uzay bünyesi Ziltoid, bir gün Ziltoidia’dan yola çıkarak dünyaya gelir ve tüm insanlıktan, kendisine varolan en güzel kahveyi vermelerini ister. İnsanların sunduğu kahveden memnun kalmayınca da, kainatın en iyi gitaristi olduğuna dair inancının da verdiği gazla (“I am the greatest guitar player ever to have lived!”) hemen dünyaya saldırmaya karar verir. Captain Spectacular önderliğindeki insanların direnişe geçmesi, Ziltoid’in “Planet Smasher” ile dünyayı yok etme çabası, zora düştüğünde Mutlak Yaratıcı’dan (Omnidimensional Creator) yardım alması ve bunun gibi sayısız uçuk konu, bu benzersiz konsepte manyaklık düzeyinde bir başarıyla yedirilmiş. Devin’in hikayeyi besleyen şarkı arası diyalogları bile, tekrar tekrar dinlenecek kadar komik.

Bunun yanına, çok başarılı yaratılan Ziltoid karakteri de eklenince, tadından yenmez bir eğlence ortaya çıkıyor (Ziltoid: “Muhteşem Ziltoid’i asla şaşırtamazsınız.. Çünkü ben varolan her şeyi bilen ve gücünün sınırı olmayan Ziltoid’im.. ve eğer kainatta iki adet varolan her şeyi bilen ve gücünün sınırı olmayan kişi olsaydı, ikisi de ben olurdum.”)

Müzikten de biraz bahsetmeye “çalışalım”. Tek kelimeyle “uzayın” müziğini bize sunan ZtO, Devin’in her notasından karakter akan her türden vokalleriyle bezeli, adeta sinematografik bir atmosfer yaratan majestik ve görkemli şarkılarla dolu bir “sanat eseri” (Tim Burton’ın “Mars Attacks!”ı akla gelecektir). Upuzun tek bir şarkı olarak da düşünülebilecek olan ZtO, olağanüstü güzellikteki temiz vokallerin (Solar Winds), iç içe geçmiş brutal ve scream vokal düetlerinin (By Your Command), Devin’in oha artık dedirten vokal becerilerini, adeta çocuk parkındaki bir çocuk haylazlığıyla kullandığı tuhaflıkların (Ziltoidia Attaxx!!) yer aldığı bir şölen.

Daha sayfalarca bahsedebileceğim bu psikopatlık timsalinin değerini, boş ve anlamsız “dünyalı” cümlelerimle daha fazla azaltmadan, sonuç bölümüne atlayayım, Ziltoid’in şerrinden korunayım.

Bir deneyin, mutlaka dinleyin gibi şeylere hiç girmiyorum. Eğer brutal vokalle “Give us some coffee! Give us some coffee!” diye bağıran ve çok iyi solo atabildiği için uzayı ele geçireceğine inanan yeşil bir uzaylının (ah, bir de varolan her şeyi bilmesi ve gücünün sınırının olmaması var tabii) tek başına dünyayı ele geçirme çabasının konu edildiği ve daha önce duymadığınız türde şeyler duyacağınıza dair garanti verebileceğim bu çalışma, sizde hala merak uyandırmadıysa, zaten yapabileceğim bir şey yok.

Seni severdim, çok severdim ama, bu albümden sonra alemin kralısın Devin..

“…indeed.”

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.57/10, Toplam oy: 61)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2007
Şirket
Hevy Devy Records
Şarkılar
1. ZTO
2. By Your Command
3. Ziltoidia Attaxx!!!
4. Solar Winds
5. Hyperdrive
6. N9
7. Planet Smasher
8. Omnidimensional Creator
9. Color Your World
10. The Greys
11. Tall Latte
12. Don't Know Why
13. Travelling Salesman
  Yorum alanı

“DEVIN TOWNSEND – Ziltoid the Omniscient” yazısına 25 yorum var

  1. duraganyolcu says:

    Color Your World ne mükemmel bir parçadır yahu.

  2. caksu says:

    Otostopçu serisini okuduktan sonra daha da keyifli hal alıyor albüm :) Benzer absürdlükte karakterler, olaylar falan..

  3. tender branson says:

    Tüm albümler, yorumlar ve herkese açık paylaşımlar için:

    http://devintownsend-tr.blogspot.com/

  4. northern darkness says:

    abi yine alakasiz olacak, surgun edecekler artik ama ne yapam. bu album zor dergisinde src tarafindan 9.9 olarak puanlanmisti yanlis hatirlamiyorsam. ben de yuhhh demistim. simdi bakiyorum da the dark knight gibi yerini bulmus hehe.

    Ahmet Saraçoğlu

    @northern darkness, iyi bi konuya parmak bastın. Aklımdaki bi konuydu, hazır ortaya konmuşken bahsedeyim, üzerimden atayım. :)

    O konuda ben de düşündüm siteyi açarken ve eski yazıları koyarken. Gördüm ki eski yazılarda bazı albümlere gereğinden fazla not vermişim. Gereğinden az verdiğim hiç olmamış, ancak hepimizin yaşadığı o “heves” olayından dolayı arada böyle fazla uçtuğum albümler olmuş. Onları siteye koyarken daha objektif baktığımda, puanlarında oynama yaptım evet.

    Tersi olsa kötüydü, yani önceden az puan verdiğim bi albüme sonradan siteye koyarken yüksek verseydim, zamanında albümü iyi dinlemeden/anlamadan not verdiğim anlamına gelirdi. Ama önceden çok verip sonra düşürmek en azından daha makul bi şey. Dediğim gibi, heves, subjektif bakma, fanboy’luk müessesesi, vs.

    Onun dışında o zamanlar yazdığım kritiklerin neredeyse hiçbirini şimdi beğenmiyor oluşumdan da, o kritiklerin pişme dönemi olduğunu anlayabiliyorum. Şimdilerde de kötü yazılar yazdığım oluyo tabi. Ama dediğim gibi kritik yazmada böyle bir pişme döneminin olması gerekiyormuş demek ki. Aşırı uzun yazmamak, şarkılardan tek tek bahsetmemek, albümden kopup alakasız şeylere girmemek, özellikle daha da genç yaşta yazılan yazılarda bi şeyler bildiğini göstermeye çalışmamak gibi şeyler var sonradan hata olduğu anlaşılan. Hepsini sonuna kadar yapmışlığım var, ama pasifagresif’le birlikte daha makul bi noktaya geldim gibime geliyo.

    Benim için en güzel kısmıysa diğer yazar arkadaşların yazdığı çoğu yazıyı kendi yazdıklarımdan çok daha fazla beğeniyor olmam. Daha bi kolektivist, sinerjik tatlar oluyor böylece. “Helal lan nebçim yazmış bi sonraki yazıda ben de daha iyisini yazmaya kasayım” falan demek.

    Sonuçta yuvarlanıp gidiyoruz diyelim. :)

  5. Emeyzing.

    frat

    @Ahmet Saraçoğlu, leziz..

  6. Ufuk Sönmez says:

    albümü daha önceden duymuştum, dinlemedim ama kritik çok güzel olmuş bence. sadece yukardaki by your command’i dinledim. devin reyis’i yeni yeni tanımaya başlıyorum. önceden steve vai’ın sex and religion albümündeki vokallerinden biliyodum. bu arada şu ziltoid çok komik bi tip ama ya, t-shirtü olsa gururla taşırım sokakta.

  7. Beleg says:

    Bir konseptin gelebileceği son nokta sanırım ve her ne kadar devin artık oldukça popüler olsa da halen hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum bu albümün. Taklit edilmesi imkansız bir müzik ve mizah dolu inanılmaz keyifli sözler, çok net delilik bence tüm albüm. Dinlemeye doyamıyorum. Pound pound pound ye pushy push push push!

  8. GiantZillerIndo says:

    metalin douglas adams’ı. allahsız vicdansız kel.

    Berca B.

    @GiantZillerIndo, hahahahahaha. Devin Townsend’le ilgili okuduğum en güzel yorum oldu bu.

  9. Boba Fett says:

    Değeri bilinmemiş bir albüm. Devin müthiş bir hazine, keşfedilmeyi bekliyor.

    deadhouse

    @Boba Fett, Hocam 3 kişinin bildiği gruptan bahsetmiyorsun. Keşfeden keşfetti zaten. Seven sevdi, sevmeyen sevmedi.

    Boba Fett

    @deadhouse, Hocam bazı isimlerin Türkiye’de çok underrated olduğunu düşünüyorum, mesela bu albümü burada bile dinlemeyen kullanıcıların çoğunluk olduğunu düşünüyorum. Ben bile o kadar yıl metal dinleyicisi olarak adam akıllı Blind Guardian vs. gibi grupları dinlemiş değilim, sözün özü belki bir kaç kişi bilmiyordur da dinler belki sever, misyonerliğimizi müziğe de taşıyalım.

    deadhouse

    @Boba Fett, Haklısın. Bu açıdan düşünmemiştim. Çok ünlü olan ama hala keşfedilmemiş çok albüm var.

    çaksu

    @Boba Fett, Indeed.

  10. lammoth says:

    Spotify’a gelsin bu albüm. Diğer Devin albümleri de tabii. Neden yok acaba?

    Ahmet Saraçoğlu

    @lammoth, cidden gelsin. Daha geçen hafta Güzide’yle arabada dinleyelim dedik bir baktık yok. Böyle saçmalık olmaz, hangi devirdeyiz Devin reyiz?

  11. Derin says:

    Spotifya gelmiş!

    Derin

    @Derin, benim için daha ziyade 9 bu albüm, çok hoş yazı olmuş ellerine sağlık

  12. monke says:

    By Your Command, Solar Winds, Hyperdrive!, Color Your World… Bazı zamanlar dünyanın en güzel albümü. Seni çok seviyorum Devin <3

    çaksu

    @monke, Sooolar winds blowing cooold…

    Color Your World ve The Greys @ Retinal Circus <3

    Rust in Peace.

    @monke, Otobüs durağında bekliyordum, ki daha en az yarım saat bekleyecektim, iki dakika PA’ya gireyim dedim bu yorumu görünce de “aaa şu albümü dinleyeyim bari” dedim. Daha önce hiç dinlemedim ama listemdeydi. Otobüs beklerken, otobüste, gelene kadar bunu dinledim sözlere baka baka. Son iki şarkıya kadar geldim şimdi onları da dinliyorum.

    Aşırı iyi bir şeymiş bu arkadaş. Atmosferi çok iyi veriyor. By My Command’i dinlerken sanki savaşa ben giriyormuşum gibi hissettim.

    Yalnız favorim Hyperdrive!. Malum riff ve sözler girdiği an dedim aha hayatım boyunca dinleyeceğim bir şarkı buldum diye.

    monke

    @Rust in Peace., çok sevindim.. iyi ki yazmışım bu yorumu da dinlemene sebep olmuşum :)

  13. Rust in Peace. says:

    Thr Hitchhiker’s Guide To Metal

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.